 |
Ramazan Çakıroğlu |
ramazanca@msn.com |
|
Saidi Nursi Ve Devrek'teki Efsane Doktor
Zonguldak Kültür ve Eğitim Vakfı, 29 Aralık 2009 da BASTON TARİHİ ile ilgili bir imza günü gerçekleştirdi. Etkinliğe Sosyolog Ömür Çelikdönmez, Eğitimci Ömer Yılmaz ve Baston ustası, arşivci Raşit Korum da katıldı. Coşkulu bir hava içinde geçen imza gününde çeşitli söyleşiler de yapıldı… Baston Tarihi çalışması sırasında zaman zaman karşılaşıp, görüş alışverişinde bulunduğum sayın Ömür Çelikdönmez; Devrek Tarihi, Baston Tarihi ve Efsane Doktor Sadettin Sarımurat adlı kitaplarıyla tanınmaktadır. Bu imza gününde bana bir ayrıcalık gösterip; “Efsane Doktor Sadettin Sarımurat” adlı kitabını imzalı olarak takdim ettiler. Kendisine teşekkür ediyorum… Bu yazıda üzerinde duracağım, Ömür Çelikdönmez’in ; “Efsane Doktor Sadettin Sarımurat” adlı kitabıdır. Ömür Çelikdönmez’in bu biyografi çalışması 13.5x19.5 ebadında olup, doksan altı sayfadır. Araştırma çalışmalarının, yol haritası denilen, “İÇİNDEKİLER” kısmına baktığımız zaman kitabın iki ana başlıktan oluştuğunu görüyoruz. “Önsöz” ve “Van’daki Devrekli Dr. Sadettin Sarı Murat” girişi dikkati çekiyor. Kitabın arka kapağında da yer aldığı gibi, Sayın Sarımurat, Devrekli değil, Van’lıdır. Her ne kadar “Devrekteki Van’lı” tanımlaması beklense de başlığın gerekçesini Sadettin Sarımurat’ın ölümünden sonra Van’da toprağa verilmiş olmasına bağlıyoruz… Diğer iki başlığa dönecek olursak; “Dr. Sadettin Sarımurat’ın Ailesi” ve “Sadettin Sarımurat’ın Tahsil Hayatı” yer alıyor. İlk ana başlıkta Sayın SARIMURAT’ın babası eski Van müftülerinden Ömer Azmi Efendi’nin ailesine, eserlerine ve etnik grubuna ve Türk Ordunsu’na hizmetlerine değinildikten sonra çarpıcı bir başlık göze çarpıyor. Bu başlık ise “Ömer Azmi Efendi ve Said Nursi Dostluğu”dur. Bu aşlık altında, sayın Sarımurat’ın babası eski Van müftüsü Azmi Efendi ile Said Nursi’nin dostluk ve ilişkilerinden söz edilmektedir. Yedi sayfa olarak verilen bu alt başlık içinde, Dr. Sadettin Sarımurat’ın yaşamının ilk aşaması ve ad babalığı “Said Nursi”ye dayandırılıyor. Eleştirimiz, ad babalığı için değildir. Uzun yıllar Devrek’te hekimlik yapmış bir şahsiyete dayanılarak, Said Nursi’nin Devrek gündemine taşınmış olmasıdır. Alıntılarla bunu aktarmak gerekirse, “Said-i Nursi, Şeyh Said İsyanından sonra, tutuklanmadan önce, dünyaya gelen Ömer Azmi Efendi’inin oğlunun ismini bizzat kendisi koymuştur. O sıralar, Ömer Azmi Efendi; yeni doğan bebeği arkadaşı Said-i Nursi’nin yanına götürür ve isim koymasını rica eder. Bediüzzaman Said-i Nursi de yeni, doğan bebeğe dualar eşliğinde ‘Sadettin’ ismini koyar. Bu olayı babasından nakille bizzat Dr. Sadettin Sarımurat kendisi, bir bayram ziyaretinde şahsıma anlatmıştır. Sadettin-Sadeddin; dini uğurlu, kutlu kılan anlamlarına gelen erkek adıdır.”[1] “Saidi Nursi Devrek gündemine taşınırsa ne olur?” sorusundan çok, nasıl ve neden taşındığı önemlidir. Bir hekimin hayatından yola çıkılarak, uzun yıllar dini esas alarak, Türkiye Cumhuriyeti’nin temelleriyle savaşmış birinin, yaptıklarının yumuşatılarak, sevimlileştirilerek taşınması ne anlama gelmektedir? Burada yer darlığı nedeniyle şu özetlemeyi yapmayı uygun görüyorum. Tüm bilimlerde olduğu gibi, sosyal bilim araştırmalarının da hekim neşterine benzer iki görevi vardır. Neşteri; ya hekim gibi kullanarak, toplum ve ulus değerlerini bir bireşime taşımak, ya da elindeki neşteri sağa sola sallayıp, bazı değerleri yaralamak, gerekirse öldürmek. Burada bir sosyal bilimcinin neşteri olan kalemini, bir hekimin biyografisini yazarken, o kalemi bir hekim duyarlılığı ve inceliğinde kullanması gerekir. Yine, tüm sosyal bilimler için de söylenebilecek ortak noktayı Prof.Dr. Sedat Veyis Örnek, halkbilim için şöyle vurgulamaktadır. “ …ürünleri konu edinen, bunları kendine özgü yöntemleriyle derleyen, sınıflandıran, çözümleyen, yorumlayan ve son aşamada da bir bireşime vardırmayı amaçlayan bir bilimdir.”[2] Her çalışmanın önemini, son aşamada vardırmayı amaçladığı bireşim ve bunun niteliği belirlemektedir. Sözü edilen kitapta, bireşim ve amacın kendisi, yazarın düş ve düşüncelerinde saklı olmakla birlikte asıl okuyucuya ve tarihe kalmıştır. Her çalışmada olduğu gibi elbette okuyucu şu ana soruyu soracaktır. “Burada bilgi ve kültür havuzuna atılan nedir? Bilimselliğin yapıcılığının gelişmesi mi, şeyhlik ve tarikat yapılarının ön plana çıkarılması mı?”
-------------------------------------------------------------------------------
[1] Çelikdönmez, Ömür. Efsane Doktor Sadettin Sarımurat , s.50-51. [2] Örnek, Sedat Veyis, Prof.Dr. Türk Halkbilimi, s.15. Kültür Bakanlığı Yayınları, 1629,1995.ANKARA.
Okunma Sayisi : 5386
Yazılma Tarihi : 2010-01-11
|
<< Yazara Geri Dön <<
|
Yorumlar
Henüz Hiç Yorum Yazılmamış. Bu Yazıya Yorum YazınELEŞTİRİYE EVET HAKARETE HAYIR!...
Yorum köşemiz düşüncelere zenginlik katmak için hizmet vermektedir.
|
|