 |
Sadi Uyar |
tefen67@hotmail.com |
|
GÖKÇEBEY(TEFEN)TARİHİ
Gökçebey ( Tefen) Tarihi Tarihi gelişimine baktığımız zaman Gökçebey, ilk adı olan Tefen, bölgemizdeki üç kazadan birisiydi (Ereğli, On iki divan Bartın, Tefen). 1519–1568 yıllarında kaza olarak geçen Tefen adli ve idari bakımından Bolu sancağına bağlı günde 20 akçelik bir yerleşim merkeziydi. 1519 yılında 67 olan hane sayısıyla Tefen, 1568 Yılına gelindiğinde bu sayı 117’e yükseldi. Yerleşim merkezinin yıllar boyu nüfus hareketlerinde azalıp çoğalmasıyla bazen kaza bazen de nahiye (Kadı naibi yönetimi) olarak 1800 yıllarına gelindi. 1841’den itibaren kayıtlarda tekrar kaza olarak geçen Tefen, Kastamonu Eyaleti Viranşehir (Eskipazar) sancağına bağlıydı. 1870 yılından sonra yayınlanan “İdare-i Umumüye-i Vilayet Nizamnamesi” ile “Vilayetler Livalara, Livalar Kazalara, Kazalar Nahiyelere ve Nahiyelerde Karyelere (Köyler) ayrılmıştır denmektedir” Nizamname yayınlandıktan sonra Tefen kazası Tefen Nahiyesine dönüşmüştü. 1918 yılında yayınlanan Bolu Livası salnamesinde Tefen Nahiyesi olarak geçen Tefen 16 köy 7000 nüfuslu bir nahiyedir. 1924 yılı kayıtlarında Tefen Nahiyesi olarak geçen topraklar bazen de “Tefen Pazarı” olarak da geçiyor. 1928 yılından sonra daha da küçülen Tefen, Uzunahmetler Köyü’ne bağlı mahalle “Tefen Pazarı” olarak geçer. 1928’den 1930 yılına kadar yapımı süren Demir yolu hattının 1930’dan sonra kısmen açılması ile Tefen de demiryolu istasyonun çevresinde tekrar yerleşmeler başlar. Nüfusun devamlı artması neticesinde yerleşim yerinde büyüme görülür. 3.7.1954’de Nahiye idaresine geçmek için sınırlarının belirlenmesini isteyen Tefen’in başvurusunda şunlar belirtilir: “Doğusu sınırın Kırık deresinden itibaren tulum oğlu ve Hamzalar tarlası sınırı ve oradan Uzunahmetler’den gelen dereyi geçerek hakkı Karademir tarlasını takiben yine kahya oğulları müşterek tarlası ve oradan muhtar Nizamettin Karademir su kuyusuna Batısı Irmak, Kuzeyi muhtar Nizamettin Karademir’in su kuyusundan taşlık dibi Akkuba tepesi, sırtındaki çifte elektirik direğinden Veisoğlu Köyü’nün Ferhatoğulları müşterek tarlaları, içinde bulunan elektirik direklarini takiben Akkuba tepesinin nihayeti ve oradan Tefen şosesini ve istasyonunu geçerek ırmağa kadar olan malli, Güneyi Gaziler köyü ile bu köy arasındaki eski hudut olan kırk deresi ile çevrilidir” Devrek Kaymakamı Bedii Güven imzalı 37 nolu kararda Tefen köyü sınırın eskiden tespit edilmiş olmasından bir niza bulunmadığı anlaşılmakla 442 sayılı köy kanunun 4 ve5 inci maddeleri gereğince karar verilmiştir. 442 sayılı köy kanunun 4. maddesinde belirtildiği gibi eskiden var olan bir yerin tekrar aynı sınırların içinde yeniden yerleşim yeri olarak kurulmasıdır. Tefen de eski sınırları içinde yeniden kurulmuş oldu. Böylece 22.9.1954 yılında alınan kararla Devrek ilçesine bağlı nahiye konumuna getirilen Tefen, bugünkü Gökçebey yerleşim yeri kurulmuş olur. Adı da Tefen nahiyesidir. 1960’lı yıllarda Bakanlar Kurulu kararıyla Nahiyenin Tefen olan adı Gökçebey olarak değiştirilmiş yeni adı Gökçebey olmuştur 1972 yılının haziran ayına kadar muhtarlıkla idare edilmiş; Haziran 1972 yılından itibaren belediye teşkilatı kurulmuş; 1990 yılına kadar Gökçebey nahiyesi, Devrek ilçesine bağlı olarak kalmış ve 10–05–1990 tarihindeki 3644 sayılı kanunla Devrek ilçesinden ayrılarak idari yapıda ilçe olmuştur. KAYNAK: Sadi Uyar Hazırlık aşamasında olan “Tarihte Tefen Günümüzde Gökçebey “– Sadi Uyar
Not:Gökçebey (Tefen) Tarihini sitesinde Gökçebey tarihi olarak yayınlamak isteyenler için email adresim ( tefen67@hotmail.com )
Okunma Sayisi : 5664
Yazılma Tarihi : 2009-05-31
|
<< Yazara Geri Dön <<
|
Yorumlar
hulusi karadayı 2011-07-24:
tüm dostların eleştirilerine katılmamak elde değil.Uzun süre sonra ziyaret ettiğim gökçebey tüm olumsuzluğa rağmen görsellik adına evrim geçirmiş.Ama ne olur biraz daha meydan,yeşillik.Zira çağdaş kentler bu olgu ile anımsanıllar.
mehmet 2010-06-17:
gökçebey tarihi ile ilgilendiğiniz için teşekkürler
NURGÜL ÇEPNİ 2010-01-04:
sevgili sadi öncelikle doğduğum büyüdüğüm yeri görme duygusu çok güzel seni yürekten kutluyorum.bizler uzun yıllardan beri gurbette yaşasakta insanın en güzel ve en temiz anıları çocukluk anılarıdır.bende kendi payıma düşeni yapmak isterim.sevgiler
zeki albuz 2009-11-21:
Kirlilik üzerine:
Gökçebey'in bazı noktalarında nefes alamazsınız akşam saatlerinde özellikle..Hava kirliliği eskiye oranla artmış vaziyette.Benim dikkat çekmek istediğim bacalara doğrudan takılan aspiratörler.Bacanın külünü kurumunu havaya püskürtüyor.Biri taktı birşey diyen yok biri daha taktı derken çanak anten sayısı kadar baca aspiratörü takılı şu anda.Herkes birbirini zehirliyor.Akciğerlere şimdi gazla birlikte parçacıklarıda çekiyoruz.Bu insanlar çoluk çocuklarınada acımıyorlar.Bu gazların ve küllerin yağmur damlalarıyla toprağa oradan içme sularına karışıp kirlilik yaptığınada inanmazlar.Gürültü kirliliğine gelince;Gürültü kirliliğinin insan sağlığını nasıl olumsuz etkilediğini bir araştırsınlar.Belediye ses yayın cihazları ve camilerin hoparlör sesleri müsade edilen şiddetin en az iki katı yüksekliktedir.Ezan sesi diye kimse ses çıkaramaz.(sanki peygamber zamanında hoparlör vardı)Kuralsızlığı denetimsizliği iyilik zannediyorlar.Zavallı et ve kemik yığınları
Bilgin YILMAZ 2009-11-03:
yerel tarih araştırmalarınızla gökçebeyde bir çok bilinmeyeni gün ışığına çıkarttığınız ve halen devam etmekte olan araştırmalarınız, taktirle izlenmekte olup; "tarihte tefen,günümüzde gökçebey" adlı araştırma kitabınında bir an önce çıkmasını temenni eder,,,Başarılarınızın devamı dileklerimle
okan kuyucu 2009-10-27:
sadi abı sende olmassan kımse urasmayacak gokcebeysporla helal sana be valla
Bu Yazıya Yorum YazınELEŞTİRİYE EVET HAKARETE HAYIR!...
Yorum köşemiz düşüncelere zenginlik katmak için hizmet vermektedir.
|
|