Hamit Kalyoncu 
kalyoncuhamit@hotmail.com 

EMEĞİN BAŞKENTİ OLMAK

Otobandan veya E-5 karayolundan Zonguldak yönünü gösteren tabelaya uyup içeri kıvrıldınız. Otobüste iseniz, zaten yolu biliyordur. Zonguldak sapağını dönüp, mola yerlerinden sonra Eskiçağa’dan aşağı inmeye başladınız. Bir yeşil vadinin içindesiniz. Sekiz kilometre sonra Deller Köprüsü’nde olmalısınız. Ama o tabela kalkalı yıllar oldu. Dağların doruklarında artık madencilerin sesleri de yankılanmıyor. Yaşanılan tarih o günleri çoktan unutturdu. Yalın yürek yürünen yolları geçiyorsunuz. Kısa bir süre sonra aşçılarıyla ünlü Mengen’desiniz. 91 yılının Ocak ayı başlarında binlerce madenci, bu cadde ve sokaklarda sabahlamıştı. Kaç gece yorgan sayıp kış bulutlarını öfkelerini bilemişlerdi iktidara karşı. Hiçbir iz kalmamış bu şanlı geçmişten. Silinip gitmiş. Derin bir ah çekersiniz. Yeridir! Bundan sonrası Zonguldak yoludur artık.

Dorukhan tünelini geçtikten sonra yol kıvrılışlarla uzar önünüzde. Çevreye  şöyle bir göz attığınızda muhteşem bir güzelliğin içinden geçtiğinizi görürsünüz. Hangi mevsimde olursanız olun, değişmez bu durum. Kışsa doğanın sarındığı  beyaz gelinliğin, bu dağlara, ağaçlara ne kadar güzel yakıştığına tanık olursunuz. Bu son derece doğal ve güzel beyazlık karşısında içinizin temizlendiğini, durulandığını, arındığını  duyumsarsınız. İlkbahardan sonbahara kadar yeşil rengin tüm tonlarının yandaki ırmağın çağıltısı gibi size gülümsediğini farkedersiniz. Gökyüzüne yükselen ağaçların narin sallanışlarla bulutlara el salladığını, rüzgarlara şarkılar söylediğini düşünürsünüz. Dar vadi içinde ilerlerken kentlerin betonlaşmış yüzlerinden sonra bu yemyeşil gülümseme rahatlatır içinizi. Denize doğru gittiğinizde  -Bartın  ya da Zonguldak-  sizi kucaklayan bu yeşillikler bırakmaz peşinizi hep  yanınızda gelir sizinle..

Sonbaharda ise bir başka renk cümbüşüdür Devrek-Zonguldak dağları.. Renkli düşler görüyormuşçasına estetik bir duygunun coşkulu esrikliği içinde izlersiniz doğayı. Şuraya bir çadır kursam da kalsam buralarda diye geçer içinizden. Homeros’un  İlyada destanında “Orman denizi” diye tanımladığı dağların yanıbaşında olduğunuzu anımsarsınız. Yüksek atlarıyla sanki rüzgar gibi geçer yanınızdan Paflagonya süvarileri. Bitinyalılar ise Filyos’tan doğru çıkmışlardır Truva seferine. Yolun yanından akan çay da  uyar doğanın yapısına. Bir çok dönemeçten geçer, kıvrılır, daralır, genişler. Devrek’ten çıktıktan sonra Yenice Çayı ile birleşir Gökçebey’in berisinde. Giderek genişleyen vadide Filyos Çayı adını alır. Ünlü “Filyos vadisi”ne daha bol su ve alüvyon taşıyarak ulaşır Karadeniz’e. 

GACA VİRAJININ ÜSTÜNDEN
Eskiden, Devrek üzerinden gelirken kente, Orhan Veli’nin:  “Zonguldak yolundayız./ Dağların tepesinden,/ Birdenbire denizi göreceğiz.”dediği eski Gaca virajlarının üstünden inerken, içinizin dışınıza çıkması pek anormal değildir. Çok sürücü, tepeden döne döne inen bu virajlardan sonra “Bir daha gelirsem bu kente..!” demiştir aşağı indiğinde.. Çaydamar deresinin yanından, önce tren istasyonuna, oradan da kent merkezine gelirdiniz.

Şimdi ise daha kısaldı yolumuz. Mengen’den çıkınca önce Dorukhan tünelinden geçersiniz. Yemyeşil bir deryada büyülü bir kayığın içinde sanırsınız kendinizi. Ağaçlara, bulutlara kendinizce biçimler verirsiniz. Şu yeşil rengin tonlarını sayayım derken Devrek’tesiniz.  Devrek, baston anıtları ve Şair Rüştü Onur’un şiirleriyle kucaklar sizi. Tıpkı 4.Ocak.1991 günü yüzbin maden işçisini bağrına bastığı gibi; yedirip, içirip, yatırıp, yarın yine yola koyduğu gibi. Binlerce madenci sabah Ankara’ya yürümek üzere yola çıkarken “Teşekkürler Devrek” ve “Madenci Devrek’i unutmayacak” diye sloganlar atmıştı. Bu duygular hâlâ yaşıyor eskilerde. Neyse! Geçerken Devrek ekmeği, çöreği, simidi almayı unutmayın. İsterseniz içeride doğal ürünlerin satıldığı “köylü pazarı” da her gün kuruludur. Yakınlarınıza ve dostlarınıza en güzel armağan da Devrek bastonu olacaktır. 

Eskiden iki saati geçerdi Zonguldak. Şimdi normal hızla 45-50 dakika kadar Devrek’ten. Sapça ve Gökgöl tünellerinden  hemen  sonra  ünlü Gökgöl mağarasının önündesiniz. Gökgöl deresi ile Asma deresi az aşağıda kavuşurlar birbirine. Sularında peri kızlarının saçlarını taradığı Gökgöl deresi -ki Sandraca denirmiş o zamanlar bu dereye- suları kömür karası renge dönüşür Asma deresi ile birleşince. Kömür karasını önce madencinin yüzünde görürsünüz bir de karıştığı suların renginde. 

Asma kömür ocaklarının yanından geçersiniz. Geçmişte daimi işçileri barındıran işçi pavyonları biraz daha yukarıdadır. Dar yol sizi Üzülmez’in altından, İnsangücü Eğitim’in yanından, şimdi özel sektöre devredilmiş 69 Ambarları’ndan sonra kente ulaştırır. Kent merkezinde sizi ilk selamlayan “İşçi Anıtı” olacaktır. Zonguldak Maden İşçileri Anıtı, 1986 yılında Genel Maden İşçileri Sendikası tarafından ünlü heykeltraş Tankut Öktem’e yaptırılmıştır. Anıtta madencinin toprak altı yaşamının çeşitli görünümleri sergilenmektedir. Ancak, İşçi Anıtı salt bir anıt değil artık; her türlü basın açıklaması, toplantı, miting bu alanda yapılıyor şimdi. Büyük işçi mitinglerinden ve siyasi toplantılardan sonra kentin sesini duyurma, direncini gösterme, demokratik etkinliklerin merkezidir artık.  
 
   ÜÇ MEMET BİR ARADA
Dağlardan akan bir başka güzel yeşillik daha kucaklar sizi yolunuz boyunca. Koyu yeşil renkleriyle kentin bir başka simgesidir defneler. Yaslarımızın, süslerimizin, törenlerimizin rengidir, kokusudur yaz-kış dökülmeyen yapraklarıyla. Ama bir de sağlığımızın şifacısıdır çeşitli doğal katkılarıyla. İnsanın ciğerlerini dolduran güzel kokularıyla.. Ne güzel betimler Behçet Kalaycı: “Karadeniz kıyılarında soyunup mit’inden / Gerçek kimliğini bulmuşsun / Dağlardan denize doğru inen / Yeşil bir sel olmuşsun”.. 

Balkaya kayalıkları çevresine geldiğinizde bir başka anıt karşılar sizi. Uzak limanlardan gelen gemileri de önce bu anıt selamlar Karadeniz sahillerinde. “Uzun Mehmet Anıtı”dır bu anıtın adı. 1973 yılında Mimar Yılmaz Soylu tarafından projesi hazırlanmış 3 ay gibi kısa bir sürede yapılmıştır. Ama iki Mehmet daha vardır anıtın yapısında. Biri İşçi Mehmet, diğeri Mehmetçik’tir. Türkiye’de bir tek bu anıtta bütünleşir işçi Memet ile asker Memet..

 Orhan Veli bu anıtları göremedi, ama arkadaşı Oktay Rıfat’ı görmek üzere geldiği 1944’ün Zonguldak’ında: “Güneşli bir günde / Masmavi göreceğiz Karadeniz’i / Balkaya’dan Kapuz’a kadar./ Karış karış biliriz biz bu  şehri;” dizelerini yazdığı  yerler  buralar olsa gerek diye geçer aklınızdan. Yoksa o zamanki Vali’nin damadı Oktay Rıfat mı tarif etmiştir Fener Burnu üzerinden Balkaya’yı, Kapuz’u Orhan Veli’ye, bilinmez.

Zonguldak’a geldiği tarihlerde “İstanbul’u dinliyorum gözlerim kapalı” demiş miydi  Orhan Veli bilmiyoruz. Ancak, dizelerinden  Fener semtindeki   Fransızlar’dan kalan evleri ve onların bakımlı bahçelerini gördüğünü anlıyoruz. /EKİ’nin çiçekli bahçeleri / Rıhtıma kömür taşıyan vagonlarıyle;/ Paydos saatlerinde yollara dökülen / Soluk benizli insanlarıyle”. Kömür dolu vagonları gören Orhan Veli’nin,  kömürü yerin yüzlerce metre altından yerüstüne çıkaran soluk benizli maden işçilerini de dizelerine yansıttığı görülüyor sözcüklerinde.

Kent merkezine gelirken, “Yukarı Çarşı” üstlerinde birleşen Asma deresi ile Çaydamar deresinin kararmış suları üzerine kurulan köprüden geçersiniz. İşte tam da burada yine Orhan Veli’yi anımsarsınız: “Siyah akar Zonguldak’ın deresi;/ Yüz karası değil, kömür karası;/ Böyle kazanılır ekmek parası.”  Sonra Karadeniz’e çevirirsiniz gözlerinizi. Siyah-beyaz fotoğraflardan anımsadığınız eski iskele yerindedir. Eski İşçi Müdürlüğü faaliyet halindedir. Orhan Veli Zonguldak’a geldiğinde şimdiki liman dahayapılmamıştır. Çeşitli tonajdaki gemiler kendilerinimendireğin arkasında güvenceye almıştır. Ancak,Orhan Veli’nin şair gönlü açık denizlere hüzünlü bir özlem içindedir: “ Gemiler vardı... limanda gemiler,/Her biri başka bir ufka gider.”

ÜNLÜ GAZİ PAŞA CADDESİ
Artık kentin ünlü Gazipaşa caddesindesiniz. A.Turgut Etingü’nün arkadaşı Muzaffer Tayyip Uslu’ya: “Sen ve ben / Her gün 844 adımlık yolda / Tüketmekteyiz ömrümüzü /..”, dediği yolda yürürsünüz. Renkli vitrinler, araçlar, insanlar. Gazipaşa turu Yağcılar’dan başlar, iskelede biter, sonra geri dönersiniz. Eski Halkevi’nin eski Belediye binasının, şimdiki Belediye Kültür Merkezi’nin önlerinden karşıya baktığınızda, vilayet binası önündeki görkemli Atatürk Anıtı’nı görürsünüz. Laik, demokratik ve sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyet’in büyüklüğünü duyumsarsınız, 10.Yıl Marşı’nın coşkusu  doldurur içinizi. Hemen alt kısmında yağız bir Türk askerini simgeleyen yüksek boylu bir anıt daha vardır: Üzerinde adları yazılı yiğitlerimiz için yapılan Şehitler Anıtı. 30. Ağustos. 2000 günü açılan anıtın arkasındaki fonda;  yurdumuzun iç güvenliğini koruma mücadelesinde genç yaşta yaşamdan kopan yiğit gençlerimizin özlem dolu düşleri gibi mavilikler uzar gider enginlere. Yandaki parkın adı ise İsmet Paşa Parkı’dır. Parkın içinde yine çok anlamlı bir anıt daha vardır: İsmet İnönü Anıtı. Kaidesinde; “Bir ülkede namuslular, namussuzlar kadar cesur olmadıkça o ülkede kurtuluş zordur.” cümlesi yazılıdır.  Atatürk ve İsmet Paşa anıtlarını ünlü heykeltraş Zühdü Müridoğlu iki yıl içinde yapmış, anıtlar 1946 yılında büyük bir törenle açılmıştır.

Buraya kadar gelmişken şöyle limana doğru bir tur atmak ister canınız.  Siyah-beyaz fotoğraflardan aklınızda kalan ünlü “eski iskele”yi ararsınız. “Zonguldak’ın önünü açmak isteyenlerce” yıktırılmıştır üzerindeki ünlü Sürmen lokantası ve Belediye memur yemek ve çay salonu  ile birlikte. “Eski Acente binası”  çayhane olmuştur. Hele yanındaki Fransızlar’dan kalan tarihi eski İşçi Müdürlüğü binası, yerle bir edilerek tarihin sayfalarına gömülmüştür. Yukarıda eski TTK Genel Müdürlüğü binasının burnunun dibindeki ünlü “Teneke Mahallesi” yıkılmış, yerine  görkemli TSO binası dikilmiştir. Sağ tarafınızda Gazeteciler Cemiyeti’nin yeni  binası, yanında  Orduevi vardır. Yolunuzun üstünde ise TMMOB Maden Mühendisleri Odası’nin tarihi binası, eski adıyla “Maden Mühendisleri Cemiyeti” binası,  -ki  hala “Cemiyet” diye ananlar çıkar-  vardır. Yoruldunuz ise lokalinde Zonguldak’a, limana ve Karadeniz’e karşı bir demli çay içebilirsiniz. Çıkarken “akşam muhabbeti”ne gelmeyi de yazarsınız aklınızın bir köşesine.

Bu binanın yola bakan yüzünde büyük bir Atatürk fotoğrafı vardır duvara gömülü. Siz bunun  nedenini düşünürken binanın bitişiğinde denize doğru dar bir beton yol görürsünüz. Bir büyük fotoğraf ve bir tarih aklınızın çengelinden kurtulur ve denizle yolun birleştiği yerdeki iskeleye kurulur. Tarih, 26 Ağustos 1931’dir. Mustafa Kemal bu küçük iskeleden Zonguldak topraklarına ilk adımını atmıştır.   Bu kent için çok büyük anlamlar taşıyan“Zongulddak’ın derin topraklarındaki serveti madeniye ne kadar kıymetli ise  bizim nazarımızda Zonguldak da o kadar kıymetli bir vilayetimizdir sözlerini bu gezisinde söylemiştir. Hemen önünüzde üzerinde 1848 tarihi yazılı olan, çok eskiden gemilere kömür yüklemesi yapılan  bir tesis vardır.  

      MADEN ŞEHİTLERİ ANITI
Ayaklarınız sizi daha ilerilere doğru çekecektir. Sağınızdaki kayalıklar üzerindeki bir zemine  sarı plakalara işlenmiş yüzlerce, binlerce isim göreceksiniz. Altlarında doğum ve ölüm tarihleri de yazılıdır. Birçok  kentte;  bu güzel, yalnız, başı dumanlı  ülkemizin kurtarılmasında, bu güne değin korunmasında, savunulmasında canını yiğitçe vermekten kaçınmayan Mehmetçikler’in adlarının yazılı olduğu  anıtlar vardır. Ama, böyle bir anıt Türkiye’nin hiçbir kentinde yoktur.   

2003 yılında açılan  “Zonguldak Havzası Maden Şehitleri Anıtı”nda; maden ocaklarında (bölgede kömür üretimi 1840’larda başlar) kaza, göçük, grizu gibi olaylarda yaşamını yitiren -mezarları bilinmeyenler dışında-  beş bine yakın maden şehidinin adları yazılıdır. Bu adların yazılı olduğu plakalar ne yazık ki her geçen gün çoğalıyor. Burada maden ocaklarındaki kazalarda yaralanan, çeşitli organlarını yitiren işçilerin adları yoktur. Bölgede binlerce “maden gazisi”nin olduğu da akıldan çıkarılmamalıdır.

Bu anıtın önünde, tüm gördüklerinizi anımsayınız. Sonra 150 yılı aşan kömür üretim sürecinde yeraltından yeryüzüne kazma kürekle çıkarılan yüzbinlerce ton kömürü  düşleyiniz.   Bu kömürü çıkarmak için canlarını yitiren, kolu bacağı toprağa gömülen yiğit maden işçilerini düşününüz. Zonguldak’tan alınan bu enerji ile Cumhuriyet döneminden başlanarak  uygarlığın Anadolu’ya taşınması çalışmalarını gözönüne getiriniz. Ancak o zaman bu kente neden “Emeğin Başkenti” denildiğini daha iyi anlarsınız.

Mendireğin arkasına dolandığınzda artık coşkun Karadeniz ile başbaşasınız. Varsa derdinizi ummana dökebilirsiniz. Aman dikkatli olun! Deniz dalgalı ise buralarda durmanız, gezinmeniz hiç önerilmez. Zira öfkelendiğinde mendireği metrelerce aşan dalgalar sizi de götürebilir..

ÜRETEN VE YARATAN BİR KENT
Zonguldak’tasınız. Üreten ve yaratan bir kenttesiniz. Topraklarındaki maden kömürünü, gün yüzüne çıkarmak için, iş ve ekmek  arayan insanlara sıcak kucağını açan,  umutlarını sırtlarına vurup, otuzu aşkın ilden gelen  insanları barındıran yerdesiniz. Dağdan kırdan gelen “köy insanı” burada “sanayi işçisi” olmuştur, “üretim kültürü” kazanmıştır.  Bu kent, bağrına bastığı insanlarla ülkemizin kültür harmanını yansıtan büyük bir ayna gibidir. Bu nedenle emeğin harman olduğu yerdir. Emekçinin, kazmayı küreği kuşanarak, insan gücünün destanını yazdığı karaelmas diyarıdır.  

Bu ulusal değer ve önemdeki toprak parçasını aziz kılan; cephede ve madende şehit olanları yüreğinde kucaklaması, toprağında saklamasıdır. Yerin yedi kat dibinde azraile meydan okuyarak ekmeğin en namuslusunun yiğitçe kazanıldığı; kömürü üreten güçlü ellerin demiri biçimlendirdiği, çeliğe su verdiği, hak arama günü ise yumruk olduğu yerdir Zonguldak.

  Zonguldak, salt “kömür-demir-işçi ve maden şehitleri”nden ibaret bir kent değildir elbette.  Siyah, yeşil, mavi renklerin tüm tonlarıyla  kucaklaşan sahilleri tarifsiz doğal güzellikler sergiler kıyılar boyu. Mavi-lacivert deniz, kayalıkların altına serilen beyaz köpükleriyle dantela gibi örer kıyıları. Yılın üç-beş ayında görünen güneşinin, kentin doğu yüzünü kızıl alevler içinde bırakan harika gün batımı görünümleriyle de insanı büyüleyen, düşlere salan  bir kenttir Zonguldak.

Geceleri bir başka güzelliği yaşarsınız Zonguldak’ta. Hele “altın tastaki su” gibi limanı gören bir evde oturuyorsanız eğer.. Küçük dalgacıklar binlerce yıldır bitmeyen bir şarkıyı mırıldanır gibidir kulaklarınıza. Göz kırpan binlerce yıldız altında yakamozlanan denizin dalgaları kimi zaman içli ağıtlar, kimi zaman coşkulu türküler atar sahillere..Yüz yıllık Deniz Feneri, binlerce kez turlar deniz ufuklarını. Bir saniye boş durmaz Fener, “Ah Gülcemal! , Ah Tarı, nerdesiniz!” demeden de edemez karanlık boşluklara uzatarak ışıklarını!.

ÖZEL BİR KENT ZONGULDAK
Zonguldak’ı kime sorsanız; kömür, işçi, para kapısı olarak, “Türkiye’nin Almanyası” gibi algılandığını görürsünüz. Bu durum Zonguldak içinde ve dışında da hep böyleydi son dönemlere kadar. Ülkemizdeki tanımlanmasıyla “kömür ve işçi kenti Zonguldak”ın adı yurt genelinde ancak, büyük göçükler ve grizu patlamalarında yitirdiğimiz insan değerleri ile duyulur. Yaşananlar gazete sayfalarında, acılar yüreklerde kalır hep..

Coğrafi alan olarak Karadeniz’in ikinci büyük iliydi Zonguldak haritalarda. Siyasi tercihlerle önce Karabük koparılır 1991’de, sonra da Bartın 1995’de. Ufalanır siyasetin elinde kömür kenti; hem toprak, hem  nüfus kaybına uğrar büyük ölçüde.
Ancak, Zonguldak’ı sıkıştırıldığı bu coğrafi sınırlar içinde düşünmek yanıltıcı olabilir. Topraklarında, milat öncesi dönemlere uzanan dört bin yıla yakın bir tarihin  ve çeşitli uygarlıkların izlerini görürsünüz.  Kömür üretimi ile birlikte farklı dinsel inanış, kültür ve yaşam biçimi olan insanlar, yüz yıla yakın bir zaman diliminde bu kentte birlikte yaşamıştır. Zonguldak, bir çok Anadolu kentine göre müzikle, sporla, sinemayla, balolarla, gazeteyle çok erken tanışmıştır. 1920’li yıllardan  başlayarak Zonguldak Batılı yaşam tarzı ile içiçedir.

Bugün, tüm ülkeyi kucaklayan insan yapısı, mavinin yeşille kucaklaştığı tarifsiz doğal güzellikleri, kentten taşan bilgi ve kültür birikimi, kısa bir sürede büyük gelişmeler gösteren üniversitesi; ayrıca yazarları, şairleri, araştırmacıları, ressamları, karikatürcüleri, fotoğrafçıları, el sanatçıları ile de “insan yüzü”nü de sergileyen bir özel kenttir Zonguldak..(Aralık.2010)
 

Facebook'ta Paylaş...


Okunma Sayisi : 650
Yazılma Tarihi : 2021-06-14
 
  İstatistik
  Dün : 1045
  Bugün : 875
  Toplam: 6453151
   Online :

  121 konuk,

 
Tefen67.com

<< Yazara Geri Dön <<

Yorumlar

Henüz Hiç Yorum Yazılmamış.

Bu Yazıya Yorum Yazın

ELEŞTİRİYE EVET HAKARETE HAYIR!...
Yorum köşemiz düşüncelere zenginlik katmak için hizmet vermektedir.
Adı Soyadı :
Email :
Mesajınız :
Güvenlik Doğrulama  
   
 
Tüm Yazılar Tarih Yorumlar Hit
1 .BİR HAYAT KURTARMAK  2021-07-06 0 1484 
2 .MUZAFFER TAYYİP’E SELAM  2021-06-28 0 596 
3 .EMEĞİN BAŞKENTİ OLMAK  2021-06-14 0 650 
4 .MEŞHUR OLACAKTIK AMMA!..  2021-06-08 0 600 
5 .CAMİDE ATATÜRK DÜŞMANLIĞI!  2021-06-01 0 627 
6 .BALKAYASI   2021-05-24 0 618 
7 .Baston ve kültür kenti Devrek..   2021-05-17 0 683 
8 .SERAP ÖĞRETMEN  2021-04-19 0 654 
9 .“ELHAMDÜLİLLAH TÜRKÜM, MÜSLÜMANIM”  2021-03-29 0 655 
10 .Adımız, andımızdır....  2021-03-15 0 760 
11 . BİN YIL ÖNCE / BİN YIL SONRA  2021-03-08 0 669 
12 .SAZIMIN SARI TELİ..  2021-03-01 0 576 
13 .BİZ DE AŞI OLDUK  2021-01-31 0 678 
14 .ÜNİVERSİTEDE ÖĞRENCİ-POLİS  2021-01-14 0 543 
15 .ÖĞRETMENİM  2020-11-23 0 955 
16 .ATATÜRK GİBİ DÜŞÜNMEK  2020-10-20 0 901 
17 .ZEKİ YURTBAY’ın ARDINDAN..  2020-09-28 0 855 
18 .KENTE SAHİP ÇIKMAK   2020-07-13 0 1059 
19 .TANIŞTIĞIM ÜÇ ŞAMPİYON  2020-07-07 0 734 
20 .BÖLGEMİZ ÜZERİNE NOTLAR  2020-06-29 0 923 
21 .ŞEHİRLE BİLEK GÜREŞİ YAPILMAMALI!  2020-06-21 0 833 
22 .67 İÇİN UMUT RÜZGARI  2020-06-16 0 738 
23 .ÇAYCUMA’DA KÖKTÜRKLER  2020-06-09 0 1056 
24 .SİMGE AĞAÇLAR  2020-06-01 0 657 
25 .Kod adı Zonguldak  2020-05-26 0 804 
26 .VE AZİZ ZONGULDAK..  2020-05-18 0 892 
27 .KARANLIK BİR GECE..  2020-05-11 0 743 
28 .ŞİİR SAATİ  2020-05-04 0 754 
29 .İLK MECLİS’TE BİR DEVREKLİ HACI ABDULLAH SABRİ EFENDİ  2020-04-22 0 715 
30 .SÖZ OLA AĞULU AŞI   2020-04-20 0 710 
31 .ZONGULDAK ŞARKISI  2020-04-07 0 885 
32 .HALK İÇİNDEN HALK İÇİN BELEDİYE  2020-04-02 0 692 
33 .ZOR GÜNLER..  2020-03-29 0 775 
34 .YAŞAMA KAYGISI  2020-03-23 0 718 
35 .BASTIR PARAYI HESABA!  2020-03-16 0 751 
36 .GÜLE GÜLE ALİ BAHADIR  2020-03-09 0 825 
37 .YAŞAMAK KORKUSU  2020-03-02 0 738 
38 .DEPREM OLGUSU  2020-02-25 0 729 
39 .CENNETİN ANAHTARLARI  2020-02-17 0 869 
40 .ÇOCUKLUĞUM NERDESİN?  2020-02-09 0 870 
41 .ÇAYCUMA GENÇLER BİRLİĞİ  2020-02-03 0 892 
42 .DEPREM GERÇEĞİ  2020-01-27 0 804 
43 .UNUTMADIM..  2020-01-21 0 866 
44 .SANCILI İNSAN-LIK  2020-01-13 0 862 
45 .“MUZAFFER’İN ÖLÜMÜNE YANIYORUM”  2020-01-07 0 1122 
46 .ASALA ŞEHİDİ IŞIK YÖNDER…  2019-12-16 0 1074 
47 .SEN AZİZ ŞEHRİM…  2019-12-01 0 1058 
48 .ÖĞRETMENLER GÜNÜ...  2019-11-25 0 871 
49 .ÖĞRETMENLER GÜNÜ  2019-11-24 0 842 
50 .ÇAYCUMA’DA GENÇLİK GECESİ  2019-11-17 0 939 
51 .ATATÜRK’Ü DUYMAK  2019-11-07 0 996 
52 .KARAELMASIN ÇİÇEKLERİ  2019-11-04 0 907 
53 .EN BÜYÜK BAYRAM  2019-10-29 0 1110 
54 .ÇAYCUMA’DA ŞİİR GECESİ  2019-09-16 0 838 
55 .ÇAYCUMA NOTLARI-5/ÇAYCUMA ADI ve ANLAMI  2019-09-09 0 900 
56 .ÇAYCUMA NOTLARI-4/ÇAYCUMA NE ZAMAN KURULDU?  2019-09-05 0 965 
57 .ÇAYCUMA NOTLARI-3  2019-09-01 0 1213 
58 .ÇAYCUMA NOTLARI-2  2019-08-26 0 1050 
59 .ÇAYCUMA NOTLARI-1   2019-08-20 0 989 
60 .ALKIŞLAR ÇETİN BAŞKANA..  2019-07-30 0 918 
61 .AH O YILLAR!..  2019-07-23 0 1007 
62 .FESTİVAL MEVSİMİ  2019-07-16 0 1062 
63 .PORSUK AĞACININ HİKMETİ!..  2019-07-09 0 1224 
64 .MUZAFFER TAYYİP’E SELAM  2019-07-02 0 1071 
65 .ÇAYCUMA’DA TEMSİL KOLU  2019-06-25 0 1029 
66 .ÖĞRETMENİ SÜRGÜN ETMEK..  2019-06-18 0 1057 
67 .ORDUMUZ ŞANLIDIR  2019-06-10 0 1186 
68 .ÇAYCUMA’DA RUS UÇAĞI  2019-06-04 0 1068 
69 .ESKİ ÇAYCUMA’DAN..  2019-05-27 0 1201 
70 .M.ÇELİKEL LİSESİ’ne VEDA  2019-05-20 0 1133 
71 .YIL 1995 MAYIS’IN ONDOKUZU   2019-05-13 0 1093 
72 .ÇAYCUMA EĞİTİM KÜLTÜR ÖDÜLÜ  2019-05-06 0 1137 
73 .ÇAYIRKÖY MAĞRASI ve BALAT DAĞI  2019-04-29 0 1054 
74 .ŞAİRİ-ŞİİRİ SÎGAYA ÇEKMEK ..   2019-04-24 0 1247 
75 .DEVLETİN GÖZÜ ÖNÜNDE..  2019-04-22 0 884 
76 .HEYECANLI SEÇİMLER..  2019-04-15 0 1118 
77 .DEVREK…DEVREK..  2019-04-09 0 1196 
78 .İŞTE MART’ın SONU  2019-03-26 0 1181 
79 .TARİH OKUMANIZ GEREKLİ!..  2019-03-19 0 1055 
80 .ZONGULDAK BAHARI  2019-03-11 0 1228 
81 .ZOKEV KÜLTÜR ÖDÜLÜ  2019-03-04 0 1148 
82 .GÜLERYÜZ’den: OTUZ GÜN  2019-02-24 0 993 
83 .TÖBDER’de TANZİM SATIŞI!..  2019-02-19 0 1138 
84 .NASIL BİR KENT İSTİYORUZ?   2019-02-12 0 1111 
85 .PEKİ, ÇARESİZ MİYİZ?  2019-01-29 0 1230 
86 .DEVREK EMEK GÜNÜ  2019-01-04 0 1223 
87 .BİR ŞAİRLER KENTİ ZONGULDAK  2018-12-03 0 1296 
88 .MUSTAFA KEMAL’den KURTULMAK!  2018-11-26 0 1155 
89 .ATATÜRK’ÜN MUHAFIZI   2018-11-09 0 1269 
90 .POLİTİKA MI?/ ENTRİKA MI?  2018-11-05 0 1421 
91 .CUMHURİYET AYDINI  2018-10-29 0 1266 
92 .CHP’de GÜÇBİRLİĞİ ÇAĞRISI  2018-10-16 0 1334 
93 .DANIŞMA-KAPIŞMA   2018-10-09 0 1272 
94 .ÖNCE EĞİTİM  2018-09-24 0 1550 
95 . “ANDIMIZ”la BAŞLARIZ SÖZE..  2018-09-18 0 1351 
96 .ZONGULDAK KUŞATMADA  2018-07-22 0 2101 
97 .CHP’ye YAKIŞAN  2018-07-16 0 1392 
98 .MUZAFFER TAYYİP’İ ANARKEN..  2018-07-02 0 1406 
99 .HAYDİ ZONGULDAK!  2018-06-18 0 1477 
100 .YÜCE MİLLETİME SESLENİYORUM!  2018-06-12 0 1416 
101 .SEÇİM KAZANMAK…   2018-05-29 0 1628 
102 .ÜLKEMİZİN ESENLİĞİ İÇİN..   2018-05-22 0 1442 
103 .ÇAYCUMA GELECEĞE BAKIYOR  2018-05-07 0 1675 
104 .NAZIM HİKMET ZONGULDAK’TA..  2018-05-01 0 1536 
105 .ATATÜRK ve İNÖNÜ  2018-04-22 0 1477 
106 .DOĞA KIYIMI ve TALANI  2018-04-09 0 1682 
107 .TEFTİŞ - MÜFETTİŞ..  2018-04-02 0 1441 
108 .ÖĞRETMEN PERFORMANSI  2018-03-26 0 1444 
109 .ATATÜRKSÜZ OLMAZ  2018-03-19 0 1709 
110 .MERAK EDİYORDUM  2018-03-12 0 1594 
111 .FESTİVAL TEŞEKKÜRÜ..  2018-03-06 0 1475 
112 .KENT KİMLİĞİNİ KORUMAK  2018-02-27 0 1479 
113 .HALKEVİ KİTAPLIĞI  2018-02-19 0 1583 
114 .DÜNYAYI ADIMLAMAK..   2018-02-09 0 1651 
115 .AHŞAP TEKNELER DİYARI   2018-01-22 0 2372 
116 .MADEN DULLARI  2018-01-15 0 1785 
117 .UMUTLU BAŞLAMAK..  2018-01-08 0 1679 
118 .ESKİ YILBAŞI ANILARI..  2018-01-01 0 1713 
119 .ÇİZGİLERLE YAKIN TARİH..  2017-12-25 0 1512 
120 .PARAYLA GÜRÜLTÜ  2017-12-18 0 1583 
121 .BİR YIL ÖNCE, BİR YIL SONRA..  2017-12-11 0 1518 
122 .ÜSLÛB-ı BEYAN..  2017-12-04 0 1665 
123 .ÖĞRETMEN-İDARECİ  2017-11-27 0 1780 
124 .EREĞLİ’DE İNSAN SICAKLIĞI..  2017-11-22 0 1781 
125 .KASIM DÜŞÜNCELERİ  2017-11-13 0 1630 
126 .ATATÜRK YAŞIYOR, YAŞIYACAK!..   2017-10-27 0 1608 
127 .ÇAYCUMA GÜZELDİ  2017-10-23 0 1611 
128 . ŞAH İSMAİL ÖZKAN  2017-10-16 0 1615 
129 .ÇAYCUMA’DAKİ RUMLAR..  2017-10-09 0 1756 
130 .BİR MUTLULUK GÜNÜ!..  2017-10-02 0 1781 
131 .ŞAİR MUZAFFER’le ARKADAŞLIK..  2017-09-26 0 1713 
132 .NAZIM HİKMET’in RAİF AĞASI..  2017-09-18 0 1646 
133 .ŞAİR MUZAFFER’e VEFÂ BORCU..  2017-09-11 0 1864 
134 . AKLIN ve BİLİMİN GÜCÜ..  2017-09-04 0 1628 
135 .30 AĞUSTOS ZAFERİ   2017-08-29 0 1604 
136 .KURTULUŞ SAVAŞINDA-2 MUSTAFA KEMAL İLE KARŞILAŞMA  2017-08-23 0 1656 
137 .KURTULUŞ SAVAŞINDA-1 YEDİ GÜN YEDİ GECE ÇARPIŞTIK..  2017-08-20 0 1768 
138 .ÇÜRÜK ELMA  2017-08-14 0 1990 
139 .ÇAYCUMA PLAJI..  2017-08-06 0 1723 
140 .NASIL BİR EĞİTİM?  2017-07-31 0 1623 
141 .Göreve dönme umudu..  2017-07-25 0 1747 
142 .15 TEMMUZ ANMASI..  2017-07-18 0 1638 
143 .Hak hukuk adalet!..  2017-07-10 0 1771 
144 .MUZAFFER TAYYİP 95 YAŞINDA  2017-07-01 0 1745 
145 .EMEĞİN DEĞERİ  2017-06-30 0 1596 
146 .ADALET YÜRÜYÜŞÜ  2017-06-20 0 1670 
147 .FİLYOS ÇAYI’NA BAKARKEN  2017-06-05 0 1785 
148 .KENTİN GELECEĞİNE SAHİP ÇIKMAK  2017-05-30 0 1749 
149 .KENTİN ORTAK AKLI  2017-05-22 0 1656 
150 .Zihniyet Meselesi..  2017-05-16 0 1926 
151 .ÇAYCUMA’DA BULUŞMA..  2017-05-08 0 1959 
152 .ÇAYCUMA BULUŞMASI  2017-05-04 0 1737 
153 .HALKOYLAMASI SONUÇLARI   2017-04-24 0 1970 
154 .SAĞDUYU ZAMANI  2017-04-18 0 1638 
155 .Yurttaşlık Görevi  2017-04-10 0 1884 
156 .Ah, Hasan Ataman!..  2017-04-03 0 2020 
157 .DÜZENE UYGUN KAFALAR!..  2017-03-27 0 1989 
158 .KARANLIĞIN GÖZLERİ  2017-03-20 0 1971 
159 . ÇAYCUMA’DA NELER OLUYOR?  2017-03-13 0 2104 
160 .BİR DOST SELAMI..  2017-02-27 0 2128 
161 .Çocuklar NUTUK okuyor..  2017-02-19 0 2275 
162 .Eti için bülbül öldürmek!..  2017-02-13 0 2440 
163 .Delüğe Gireyruk!..  2017-02-06 0 2063 
164 .NELER YAPMADIK PARTİMİZ İÇİN?..  2017-01-30 0 1868 
165 .SABAH OLURSA..  2017-01-23 0 1951 
166 .TARZAN ZOR DURUMDA!..  2017-01-16 0 1893 
167 .Çaycuma’da Kış Geceleri  2017-01-09 0 1926 
168 .KANLI SABAH...  2017-01-01 0 1888 
169 .Çaycuma Birlik ve Dayanışma Gecesi   2016-12-26 0 2066 
170 .HASAD’la komünizm propagandası!..  2016-12-19 0 2085 
171 .KENTİN ÖNÜNÜ AÇMAK  2016-12-12 0 1762 
172 .NE HALDEYİZ? O HALDEYİZ!..  2016-12-07 0 1924 
173 .MADEN MÜZESİ  2016-11-28 0 2041 
174 .CHP’DEN BEKLENEN  2016-11-21 0 1995 
175 .Ankara’da Çaycuma Derneği  2016-11-14 0 2186 
176 .DÜNYA ÖNDERİ ATATÜRK  2016-11-09 0 1958 
177 .ATATÜRK IŞIĞINDA   2016-11-07 0 2212 
178 .ULUSAL BAYRAM..  2016-10-24 0 2200 
179 . KENTİN YERİ DAR..   2016-10-18 0 2091 
180 .Güzel ülkem nereye?  2016-10-10 0 2491 
181 .Önce Annelerini Vur..  2016-09-26 0 2114 
182 .OKULLAR AÇILIRKEN  2016-09-19 0 2193 
183 .12 EYLÜL DÜŞÜNCELERİ  2016-09-13 0 1958 
184 .“Yüzüm Bana Benzer”  2016-09-05 0 2071 
185 .Bir düğün..Bir cenaze..  2016-08-23 0 2496 
186 .Ağrı Eşiği  2016-08-07 0 2245 
187 .Suç Ortakları!..  2016-08-02 0 2174 
188 .Yaşadıklarımdan öğrendiğim..  2016-07-25 0 2294 
189 .Bizi şair yaptı Zonguldak..  2016-07-03 0 2455 
190 .DİN İLE DÜNYA İŞLERİ..  2016-06-13 0 2202 
191 .Bir Din Bilgisi Sınavı  2016-05-23 0 2208 
192 .19 Mayıs 1919 Ruhu  2016-05-16 0 2131 
193 .Çaycuma forumu..  2016-05-09 0 2127 
194 .Atatürk düşmanlığının kaynağı  2016-05-02 0 2244 
195 .Yaşa Atatürk, Yaşa 23 Nisan!..  2016-04-18 0 2286 
196 .Çıkmaz Sokak  2016-03-28 0 2325 
197 . Atatürk’e yazılan mektup..   2016-03-22 0 2387 
198 .NERDE KALMIŞTIK DİYECEKTİM!..  2016-03-14 0 2203 
199 .Adımız, andımızdır..  2016-02-29 0 2223 
200 .BİR SÜRELİĞİNE YOKUM!..   2016-02-07 0 2422 
201 .BİZ KİMİZ, BİLİYOR MUSUNUZ?  2016-01-11 0 2374 
202 .BAŞARDINIZ SAYIN MÜDÜR!..  2016-01-05 0 2373 
203 .CHP KENDİNİ TOPLAMALI..  2015-12-30 0 2310 
204 .EKMEKLE GÜREŞMEK   2015-12-13 0 2226 
205 .Öğretmen: Canpolat Pamay /Öğrenci: Mehmet Haberal  2015-11-23 0 2596 
206 .ÇAĞLARIN ÖNDERİ ATATÜRK  2015-11-18 0 2240 
207 .Atatürk’ten Laiklik Dersleri  2015-11-09 0 2484 
208 .Kazanan, kaybeden!..  2015-11-03 0 2400 
209 .“Aydın kişi” neyi nasıl yapmalı?  2015-10-27 0 2469 
210 .Bu meydan kanlı meydan!  2015-10-14 0 2321 
211 .KİTAPLARI YAKMAK.. (KISA KISA ANIMSAMA-2)  2015-10-04 0 2814 
212 .ATATÜRK’ü BİLMEMEK..  2015-09-24 0 3430 
213 .YÜREĞİMİZDEKİ YANGIN..  2015-09-07 0 2556 
214 .Mustafa Kemal ve İsmet İnönü ile..   2015-09-02 0 2485 
215 .Yedi sıra tel örgü..  2015-08-27 0 2389 
216 .AŞK ENGELLİ   2015-08-12 0 2328 
217 .Kent kültürünü korumak  2015-07-28 0 2452 
218 .Yollar ayarsızsa toprak kayar, taş düşer!..   2015-07-22 0 2306 
219 .Kentin geleceğine bakmak  2015-07-15 0 2407 
220 .Bu yatak niye burada?  2015-07-10 0 2622 
221 .Öldükten Sonra  2015-07-03 0 2631 
222 .Kandilli’de “kömür kokulu gün”  2015-06-18 0 2392 
223 .Bu Türkiye kitaba uymuyor!..  2015-06-13 0 2331 
224 .Ben bu sazı çala çala yoruldum!..  2015-06-04 0 2623 
225 .Devrek köylerinden sesler geliyor..  2015-05-27 0 2669 
226 .Bir Pazar Günüydü..  2015-05-20 0 2537 
227 .CHP neler yapacak?  2015-04-28 0 2558 
228 .CHP’nin şansı nedir?  2015-04-14 0 2636 
229 .“Dev Proje” ne oldu?   2015-04-08 0 3706 
230 .Emekli başkenti!..  2015-03-24 0 2476 
231 .CHP’de kontenjan açmazı!..  2015-03-17 0 2419 
232 .Sandıktan umut çıktı!..  2015-03-12 0 2541 
233 .Okurlar Söyleşiyor  2015-02-22 0 2889 
234 . Kent için toplumsal eğitim..  2015-02-11 0 2371 
235 .Filyos Vadisi Belediyeleri Birliği  2015-02-03 0 2836 
236 .Baston kenti, kültür penceresi!..   2013-05-30 0 4678 
237 .Mektubun Avucumda..   2013-05-06 0 4366 
238 .Çankaya   2013-04-16 0 3601 
239 .Mustafa Kemal’den kurtulmak!..  2013-04-04 0 3639 
240 .Madenci protestosu!..  2013-03-13 0 4109 
241 .Güneşi Görememek!..  2013-03-04 0 3256