 |
Hamit Kalyoncu |
kalyoncuhamit@hotmail.com |
|
19 Mayıs 1919 Ruhu
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ünlü Söylevi, yeni Türkiye devletinin yazılan ilk tarihidir. Yazarı Mustafa Kemal Atatürk’tür. Söylev, Atatürk tarafından kurulan Cumhuriyet Halk Partisi’nin 15-20 Ekim 1927 tarihleri arasında Ankara da toplanan İkinci Kongresinde okunmuştur. Konuşma otuz altı buçuk saat sürmüştür. Söylev, 19.Mayıs.1919’dan başlayarak 1927 Ekim tarihine kadar olan tarihimizin birinci ağızdan anlatımıdır. Bu ünlü söylevinin son bölümünde Atatürk, “Gençliğe Hitabı”na geçmeden önce şunları söyler: “Saygıdeğer baylar, sizi, günlerce işlerinizden alıkoyan uzun ve ayrıntılı sözlerim, en sonu tarihe mal olmuş bir dönemin öyküsüdür. Bunda, ulusum için ve yarınki çocuklarımız için dikkat ve uyanıklık sağlayabilecek kimi noktaları belirtebilmiş isem kendimi mutlu sayacağım. Baylar, bu söylevimle, ulusal varlığı sona ermiş sayılan büyük bir ulusun, bağımsızlığını nasıl kazandığını; bilim ve tekniğin en son ilkelerine dayanan ulusal ve çağdaş bir devleti nasıl kurduğunu anlatmaya çalıştım. Bugün ulaştığımız sonuç, yüzyıllardan beri çekilen ulusal yıkımların yarattığı uyanıklığın ve bu sevgili yurdun her köşesini sulayan kanların karşılığıdır. Bu sonucu, Türk gençliğine kutsal bir armağan olarak bırakıyorum. “Ey Türk gençliği! Birinci ödevin; Türk bağımsızlığını, Türk Cumhuriyetini, sonsuzluğa değin korumak ve savunmaktır.(…) diye başlar ve, Ey Türk geleceğinin çocuğu! İşte, bu ortam ve koşullar içinde bile ödevin, Türk bağımsızlığını ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Bunun için gereken güç, damarlarındaki soylu kanda vardır.” diye de bitirir. ***** Büyük Atatürk'ün “Gençliğe Hitabesi” ile işaret ettiği, bağımsızlığımızı ve geleceğimizi emanet edeceğimiz Türk Gençliği’nin, Anayasa 58 maddesinde ifade edildiği gibi, “Devlet, istiklâl ve Cumhuriyetimizin emanet edildiği gençlerin müsbet ilmin ışığında, Atatürk ilke ve inkılâpları doğrultusunda ve sağlayıcı tedbirleri alır.”nasıl yetiştirileceği konusunu hükme bağlamıştır. Anayasamız “gençliğin müsbet bilimin ışığında, Atatürk ilke ve devrimleri doğrultusunda, Devletin ülkesi ve ulusuyla bölünmez bütünlüğünü ortadan kaldırmayı amaç edinen görüşlere karşı yetişme ve gelişmelerini ” istiyor da, iktidar ve üst yetkililer buna uyuyor mu? İktidar, ulusumuzun Ata’nın ünlü söylevinde anlatılan bu şanlı tarihini başladığı noktadan itibaren reddediyor. Bütün ortaokul ve liseleri “imam-Hatıp” yetiştiren okullara dönüştürüyor, özellikle de Okul Öncesi Eğitim Sınıflarını “Sıbyan Mektepleri”ne dönüştürerek, ‘laik, demokratik, sosyal bir hukuk devleti’ne karşı, kuşaklar/nesiller yetiştirilmesine olanak sağlıyor. Kimi devlet memurları da bu yangına benzin taşıyarak anayasal suç işliyor. Atatürk Gençliğe Söylevi’nin bir yerinde bu Türkiye Cumhuriyeti düşmanlarını da uyarıyor aslında: “..Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler...” İktidarın arka bahçesinde, devlet imkanlarını kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı “gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde” bulunanlara “devletin kalıcı, iktidarların geçici” olduğunu hatırlatalım. ***** 19 Mayıs, Mustafa Kemal’in emperyalistlere karşı, ulusal kurtuluş savaşımızı başlatmak üzere Samsun’a ayak bastığı gündür. 19 Mayıs Atatürk’ü Anma ve Gençlik ve Spor Bayramı, Atatürk tarafından Türk gençliğine armağan edilmiştir. Ayrıca “19 Mayıs günü”, düşünceleriyle sadece ulusumuza değil, tüm mazlum uluslara yol gösteren “Büyük Atatürk’ün doğum günü” olarak kabul edilmiştir. Ulusal bayramlarımız, laik, demokratik, sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti devletinin kuruluşunu ve kurtuluşunu; kaderde, kıvançta, tasada ortak olmamızı, nihayet bir ulus olmamızı sağlayan yapı taşlarımızdır. Hepsinin kendine özgü ulusal ve tarihi anlamları olan 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, 19 Mayıs Atatürk’ü Anma ve Gençlik ve Spor Bayramı, 30 Ağustos Zafer Bayramı ve 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı; yurttaşlarımız arasında ulus olma bilincinin gelişmesini, güçlenmesini, devlet ve ulus sevgisini, saygısını sağlayan çok önemli temel taşlarıdır.Aynı zamanda yurdumuza, bayrağımıza, devletimize, ulusumuza sahip çıkmamızın, bu duygu ve düşünceyi gönlümüzde, yüreğimizde ve bilincimizde taşımamızın en önemli ve değerli kaynaklarıdır. Çünkü ulusal bayramlarımız; bütün yurttaşlarımız arasında etnik köken, din, ve mezhep ayrımı gözetmeden kutladığımız, ulusal birlik, bütünlük ve kardeşlik duygularının doruğa çıktığı, ulusal dayanışmanın üst düzeye yükseldiği en coşkulu günlerdir. Çünkü ulusal bayramlarımızı kutlarken; canları, kanları pahasına bu toprakları yurdumuz yapan ve bize özgürlüğümüzü, bağımsızlığımızı kazandıran atalarımızın kahramanlıklarını ve yüksek başarılarını bir kez daha bilgiyle bilinçle aklımıza yerleştirir, bize emanet ettikleri Cumhuriyetimizin ve ulusal değerlerimizin anlamını ve önemini daha iyi kavramaya ve anlamağa çalışırız. ***** Ülkemizi koruyup kollayacak ve geleceğimizi müsbet bilimin ışığında kuracak “gençlik” kavramı, sadece biyolojik bir yaş dönemini kapsamıyor. Bunu her zaman yüreklerimizi coşturan 10.Yıl Marşı’nın bir dizesiyle anlatalım: “On yılda onbeş milyon genç yarattık her yaştan”. Burada yaş konusu, “18-25 yaş” değil, “her yaşta genç olanlar” kastediliyor. Atatürk, çağdaş düşünceye karşı; insanlarımızın samimi din ve inanç duygularını sömürerek, toplumu ortaçağ anlayışına hapsetmeğe çalışan gerici zihniyetli bağnaz kafalılara karşı, dayanılacak gücün gençlik ve onların geleceğe dönük düşüncelerinde olduğunu anlamıştır. Atatürk gençliği; “Benim anladığım gençlik; inkılâbın fikirlerini ve ideolojisini benimseyip gelecek kuşaklara götürecek kimselerdir. Benim nazarımda 20 yaşında bir yobaz ihtiyar, 70 yaşında bir idealist ise zinde bir gençtir.” şeklinde tanımlarken “Akıl yaşta değil, baştadır” gerçeğinin de altını çizmiştir Büyük Önder, gençlere olan inancını ve güvencini de şu sözleriyle anlatır: Bende bu imanı yaratan kuvvet, yalnız aziz memleket ve millet hakkındaki sevgim değil, bugünün karanlıkları, ahlâksızlıkları, şarlatanlıkları içinde sırf vatan ve hakikat aşkıyla ışık serpmeye ve aramaya çalışan bir gençlik görmemdir.”
Okunma Sayisi : 2131
Yazılma Tarihi : 2016-05-16
|
<< Yazara Geri Dön <<
|
Yorumlar
Henüz Hiç Yorum Yazılmamış. Bu Yazıya Yorum YazınELEŞTİRİYE EVET HAKARETE HAYIR!...
Yorum köşemiz düşüncelere zenginlik katmak için hizmet vermektedir.
|
|