 |
Nurettin Saraçlı |
nurettinsaracli@hotmail.com |
|
Yazmak Üstüne
Yazmak Üstüne
Hepimizin, okuduğumuz okullardan mezun olurken arkadaşlarımızın elimize tutuşturduğu anı defterlerine bir şeyler karaladığımız olmuştur.Mezun olunan günler dar zamanlardır. Günler, saatler çabuk geçer.O kadar çok arkadaşımız aynı anda anı yazmamızı ister ki kime ne yazacağımızı şaşırmışızdır.Biz yine de kirlenmemiş, tertemiz dünyamızı yansıtan cümlelerimizi o gençlik masumiyetimizle yazar, çoğu kez bizim için klişeleşmiş bir sözü ya da bir şiirin dörtlüğünü de yazdıklarımızın altına konduruvermişizdir. Birçoğumuz da bu defterlerden tutmuştur.
Bundan başka bir de Türkçe ya da Edebiyat derslerinde öğretmenlerimiz başımızdan geçen bir olayı veya bir anımızı yazdırmışlardır; belki bir-iki de hikaye. Bütün okul hayatımız boyunca yazmışımız da yazacağımız da bunlar olmuştur.
Artık zaman geçmiş anı defterlerimiz evlerimizin tozlu, en ulaşılmaz raflarında unutulmuşlardır. Öğretmenlerimizin yazdırdığı hikaye ya da olay yazılarından hiçbir eser kalmamıştır. Anı defterlerimiz, bizi hayli bir zaman tatlı bir tebessümle meşgul etmiştir.
Keşke bir yazma geleneğimiz, kültürümüz olsaydı da öğrenciyken yazmaya başladığımız anı defterlerimize, günlüklerimize devam edebilseydik; yani bir şekilde yazsaydık.Yazamadık işte; yazmıyoruz da…
Anı defterlerimizin bizi meşgul ettiği gibi büyüklerimizden bize kalan bir tespih, bir fotoğraf, ne bileyim herhangi bir eşya da bizim için tatlı bir hatıra ve huzur verici bir meşguliyet vesilesi olabilir.İşte geçmişten izler, hatıralar böyle bir şeydir.
Siz hiç çocukluğunuzda yüzdüğünüz bir dereyi özlemiyor musunuz?
Annenizin, babanızın bir sitemi, bir çığlığı kulaklarınızda çınlamıyor mu?Ya da sizde iz bırakan, sizi etkileyen doğal bir ortam; dere, göl, oturak taşı, çamurlu bir yol, gece karanlığı, sayvan, ahşap ev olmadı mı? Çocukluğunuzda yazın altında gölgelediğiniz bir ağacın altına yetişkin olduğunuzda tekrar gitmediniz mi?
Belki de bir büyüğünüzün, sırtında yumurta küfesi, ayağında trabzon lastiği çamurlu köprüden geçip Tefen pazarından gaz ve şeker almasına tanık olmuşsunuzdur.Yumurtalar küfeye büyük bir özenle aralarına saman doldurularak dizilmiştir;satılıp gaz ve şeker alınmak üzre.
Doğup büyüdüğümüz yöredeki insanı, insan ilişkilerini, yaşayış biçimlerini sade bir dille, doğal bir şekilde anlatmak! Hem de anı defterlerimizdeki o masumiyeti koruyarak. Yalpalamadan, yan çizmeden; yani bozulmamış haliyle. Kitaplarda yazılı olanı, ezberlenmişi değil; yaşanmışı, içimize dokunanı, ruhumuza hitap eden bizim hikayelerimizi, bizim yaşanmışlıklarımızı.Yazar falanda değilim ha; ama yine de yazacağım.Beni hiç gözünüzde büyütmeyin; büyütmeyin ama küçümsemeyin de emi!..
Hem bilyeamusuyuz, ara sıra, bizim ollada neyle konuşusala öyle de yazıvağcan. Nüçün yazmağcamışım!? Koöküne gıran mı girdi bizim gonuşmaların…
Buluşmak umuduyla…
Okunma Sayisi : 3451
Yazılma Tarihi : 2008-10-21
|
<< Yazara Geri Dön <<
|
Yorumlar
NiL (NBC) 2008-10-27:
Sevgili Nurettin bey; her zamanki gibi bu yazınızda çok akıcı anlaşılır bir dil ve sonunda yine yüzümüzde tebessüm bırakacak kelimeleri döktürmüssünüz.
Bazı insanlar kendilerini ifade etmekte zorluk çekerler bazıları ise anlatmak istediklerini kelimelere sığdıramazlar.Düşünüyorumki bazı şeylerde sadece yetenek ve zekadan ibaret
Okurken keyif veren bir yazıydı
Düşünen yüreğiniz Kalem tutan ellerinize sağlık
Saygılar
ismail ÖZSARAÇ 2008-10-25:
gız ganum.Şu bizim Müretin hoca (Nurettin hoca) internet denen bişey çıkmış orda yazı yazıyomuş.O yazıyı elelem okuyabiliyomuş.
Hocam ellerine sağlık.Yine size yakışan yazıyı döktürmüşsünüz.Bize biraz nostalji yaşattınız.Çok teşekkürler.
SEMRA 2008-10-24:
Sevgili hocamız Nurettin Bey;
''Yazmak Üstüne'' adlı yazınız gerçekten de çok güzel olmuş ve bana okul yıllarımızı anımsattı. Keşke o anı defterlerine yazdığımız gibi hala yazabilsek. Mutlaka yazılacak çok konu var bunları yazıya dökebilsek sizler gibi..
Elinize, yüreğinize sağlık...
Bu Yazıya Yorum YazınELEŞTİRİYE EVET HAKARETE HAYIR!...
Yorum köşemiz düşüncelere zenginlik katmak için hizmet vermektedir.
|
|