Göç, Zonguldak için özellikle son yıllardaki en büyük sıkıntılarından biridir. Bu sorun, mübarek Kurban bayramını yaşadığımız bugünlerde daha da keskin görülmektedir. İlçemize dışarıdan ziyarete gelen yerli insanlarımız, otobüsler dolusu kafilelerle gelmiş; evlerimiz, sokaklarımız ve hatta mezarlıklarımız dolup taşmış vaziyettedir. Bunu fark etmek için çok dikkatli bir izleyici olmaya zannederiz ki gerek yoktur.
Göç meselesinin oluşumunda özellikle mevcut maden işçilerinin sayısında yapılan azaltma, il genelini ciddi şekilde etkilemiş; iç piyasanın anapara yollarından birinin tıkanmasına neden olmuştur. Meydana gelen bu depremin artçılarından biri, oluşan işsizlik vesilesiyle il dışına yönelen göç meselesidir. Göç, tıpkı gün ışığına bırakılmış bir buz tanesi gibi yavaş ancak emin adımlarla memleketimizi zedelemeye başlamıştır.
Hiç şüphe yoktur ki, göç, Gökçebey için de önemli bir meseledir. O kadar ki, sokakta kime “Hiç il dışında herhangi bir yakınınız var mı?” diye sorsak, alacağımız cevapların çoğunluğu olumlu olacaktır. Adeta, ilçe dışında bir tane daha Gökçebey mevcuttur.
Şimdi, bu noktada sorulması gereken ilk soru “Neden?”dir. Hangi geçerli ya da geçersiz sebep bu kötü manzaranın oluşmasında etkili olmuştur? Gerçek neden tek midir; yoksa farklı nedenlerin oluşturduğu bir bileşke midir?
Verilebilecek cevaplar, hiç şüphesiz sizin de tahmin edeceğiniz noktalardır. İşsizlik, eğitim yetersizliği, memuriyet… Bu liste uzar da uzar ki her birini yarım sayfa olsun anlatmaya kalksak, önü alınmaz. Bize düşen görev, bunları hatırlatmak olmalıdır.
Dediğimiz üzere, Gökçebey’in “Göç” sorunuyla alakalı olarak konuşabileceğimiz, tartışabileceğimiz birçok durum vardır. Bu yazıdan maksat ise, akıl vermek değil; meseleye dikkat çekmektir. Günlük polemiklerin sürgit olduğu dönemimizde, asıl sorunun ne olduğunu herkese alenen bildirmektir. Yoksa öyle bir gün gelecektir ki, Gökçebey, ilçe makamından aşağı indirilmiş ve tekrar “kasaba” makamına verilmiş olacaktır. İlçemizin kaymakamı, belediye başkanı, hâkimi, hastanedeki doktoru ve daha bir sürü değer, kaybedilecektir.
O halde, son bir soru soralım ve kabuğumuza çekilelim: Ey vatandaş! Sen bunların olmasını ister misin, istemez misin? Gerisi sana kalmıştır…
tefen67.com
