"100 Bin Kişiydiler" Çaycuma’da İlgiyle İzlendi

   1990-91 Madenci Grevi ve Büyük Ankara Yürüyüşü’nü anlatan ‘100 Bin Kişiydiler’ belgesel filmi KESK Çaycuma Bileşenleri’nin organizasyonuyla Çaycuma’da Belediye Sineması’nda gösterildi.   
Çoğunluğu köy ve kasabalardan gelen izleyiciler filmi büyük bir dikkat ve ilgiyle izledi. Greve ve yürüyüşe katılmış işçilerin yanı sıra genç maden işçileri filmin belli bölümlerinde zaman zaman duygulu anlar yaşayıp,  gözyaşlarına hakim olamadılar. Yer yer alkışlarla karşıladılar filmdeki konuşmaları yer yer kahkahalarla. 
Filmi, CHP Zonguldak Milletveki Ali İhsan Köktürk, grev döneminin GMİS Genel Başkan Yardımcısı Selahattin Ataman, CHP, DSP, Saadet Partisi ve Türkiye Değişim Hareketi ilçe başkan ve yöneticileri, İlçe Müftüsü Hüseyin Demirtaş başta olmak üzere çok sayıda dernek, sendika ve meslek örgütü temsilcileri de izledi. Salona KESK Çaycuma Bileşenleri imzalı “19 yıl önce Zonguldak Maden İşçileri gibi, zemheri ayazında hakları için Ankara’da direnen TEKEL işçilerini selamlıyoruz.” pankartı asıldı. Filmin yönetmeni Metin Kaya’ya KESK Çaycuma Bileşenleri adına grev döneminin GMİS Genel Başkan Yardımcısı Selahattin Ataman tarafından plaket verildi.
Film gösteriminin ardından filmin yönetmeni Metin Kaya ile söyleşi ve ‘100 Bin Kişiydiler’ belgesel filminin çekim süreci yazılarının yer aldığı ‘Madencinin Işığında’ kitabının yazarı Tiyatrocu-Yazar Fahri Bozbaş ile imza etkinliği gerçekleştirildi.
 
Görüşler
Ali İhsan Köktürk (CHP Zonguldak Milletvekili) :
Türkiye emek ve demokrasi mücadelesine katkıları olan 1990/91 madenci grev sürecini anlatan belgeseli izlemekten onur duydum. Filmin yönetmeni Metin Kaya’ya ve Çaycuma’da bu anlamlı belgesel filmi hakla buluşturan KESK Çaycuma Bileşenlerine teşekkür ediyorum. Özellikle 1980’lerden başlayan süreçle birlikte, dönem dönem kesintiye uğrasa da emek cephesi üzerinde baskılar artmış ve hak gaspları olmuştur. Bugün TEKEL, Demiryolu ve İstanbul Belediyesi itfaiye işçilerine karşı uygulanan baskılar, AKP’nin emeğe yönelik almış olduğu tavrı göstermektedir. Zonguldak’ın kadınıyla erkeğiyle,  işçisiyle esnafıyla tüm toplum kesimlerinin göstermiş olduğu bu onurlu direniş ve hak arama mücadelesi gelecek süreçte de her zaman için bir örnek mücadele olarak yolumuzu aydınlatmaktadır. Film, bizlere bu onurlu mücadeleyi anımsattı. Bizler bu mücadeleye yakışan bir anlayış içerisinde olacağız.

Metin Kaya ( ‘100 Bin Kişiydiler’ Belgesel Filmi Yönetmeni): Filmin 2009 yılı son gösterim durağı olan -KESK Çaycuma Bileşenleri- adı altında düzenlenen gösterim oldu. İsmet Akyol hocamızın önderliğinde düzenlenen gösterim 300 kişilik salonda coşku ile gerçekleşti. Emekli ve çalışan maden isçileri aynen 4 Ocak 1991 tarihinde olduğu gibi eşleri ve çocuklarıyla birlikte salonda yerlerini aldılar.
 
Belgeselin kahramanları olan maden işçileri film süresince zaman zaman hüzünlenerek zaman zamanda tebessüm ve hatta kahkahalar atarak seyretti. Zira anlatılan tam da onların hikayesi idi. Filmin yönetmeni olarak benim içinde önemli bir gösteri oldu iki açıdan; Birincisi iki yıl oldu filmin çekimlerine başlayalı. Söyleşi yaptığım emekli maden isçileri ile tekrar bir araya gelip konuşma fırsatı buldum, film hakkında eleştirilerini aldım, duygulu anlar yaşadık. Diğer taraftan Zonguldak/Çaycuma denilince maden isçilerinin yoğunlukla yasadığı ve GMIS Başkanı yetiştiren greve önderlik eden sendikacıların da yetiştiği bir yer olması acısından önemli bir yer Çaycuma. Salonda filmi izlemeye gelenler arasında CHP Zonguldak Milletvekili Ali ihsan Köktürk’te vardı ve tabii ki sivil toplum örgüt önderleri, öğrenciler çalışan çalışmayan emekçiler bir arada hasret giderdik.

Burada daha ilginç olan ise izleyiciler arasında Saadet Partisi ilçe başkanının olması hatta daha da ilginç olan Çaycuma Müftüsünün izleyiciler arasında yerini alıp filmi isçi ve emekçilerle beraber coşku ve duygulu anlar ile izlemesi oldu. Zira diğer emek örgütleri ve öğrenci arkadaşlara alışığız. Bu gayret ve başarılı çalışmasından dolayı KESK Çaycuma Temsilcilerini özellikle de İsmet Akyol’u kutluyor ve şahsım ekibim adına teşekkür ediyorum. Ön yargıların yıkılması açısından çok önemli buluyorum bu gelişmeyi.

‘100 Bin Kişiydiler’ belgesel filmi 2009 yılı boyunca festival ve özel gösterimler ile 15 bin izleyiciye ulaştı.  Bu bir belgesel film için önemsenecek rakamdır diye düşünüyorum. Bu anlamda filmimize sahip çıkan tüm emek örgütlerine ekibim ve sahsım adına şükranlarımı sunuyorum. Zafer direnen emekçinin olacaktır.

İsmet Akyol (Eğitim Sen Çaycuma Temsilcisi): Bugün işçi ve emekçiler işsizlikle, açlıkla, yoksullukla ve çok ciddi hak gasplarıyla karşı karşıya. 19 yıl önce Zonguldak maden işçilerinin greve gitmesine neden olan koşulların çok daha fazlası günümüzde yaşanıyor. Hakları için direnen TEKEL işçileri acımasız bir şekilde saldırıya uğradı. TEKEL işçilerinin onurlu direnişi devam ediyor. Kamu emekçileri, 25 Kasım’da ‘artık yeter’ diyerek uyarı grevine gitti. Gün işçi ve emekçilerin birleşme günüdür. KESK olarak,  emek ve demokrasi mücadelesine ciddi katkıları olan Zonguldak Maden İşçilerinin Grevini ve Büyük Ankara Yürüyüşü’nü anlatan ‘100 Bin Kişiydiler’ filmini, bugün yürütülen mücadeleye hem yol göstermesi hem de dersler çıkarılmasına katkı sunması düşüncesi ve sorumluluğuyla halkla buluşturduk. Filmi Çaycuma’nın köy ve kasabalarında göstermek için planlama yapacağız.

Selahattin Ataman (Dönemin GMİS Genel Başkan Yardımcısı): 1990 hareketi dünyada eşi benzeri olmayan bir hareketti. Bir kentin hakları için tek vücut hale gelmesiydi. Madenci grevi, maddi taleplerden önce madenleri kapattırmama talepliydi. Bu grev ve yürüyüş, belgeselde TÜMTİS eski Genel Başkanı Sabri Topçu’nun da dediği gibi, maden ocaklarının kapatılmasını engellemiştir. Bu açıdan yürüyüş amacına ulaşmıştır. Bu önemli grev ve yürüyüşün belgesel filmle anlatılması ve geniş kesimlerce filmin izlenmesi çok önemli. Ayrıca bu belgesel filmin Altın Portakal Film Festival’inde ödül alması da oldukça anlamlıdır.

Ozan Gemici (TTK işçisi): Bir genç madenci olarak o büyük yürüyüşe katılan tüm emekçi arkadaşlarımı, ağabeylerimi kutluyorum. Sendikacılığın bugün geldiği noktada ise bence içler acısı o günlere bakarak. İşçi, emekçi köşeye sıkıştırılmış, kredisi olmayan borcu olmayan çok az, neredeyse yok. Bugün TEKEL işçisi sokaklarda. Neden sokaklarda peki? Emeği için, ekmeği için. Hakkını arayan ekmeğine sahip çıkmak isteyen işçi emekçi TEKEL işçisi de olsa maden işçisi de olsa emekçi olan kim olursa olsun işçinin emekçinin bir bütün olması gerekiyor. Her kurumun sendikacısı, işçisi kendine bir müdahale yapıldığında bir şeyler yapıyor. Bence işçi, emekçi, memur yani bu ülkeyi sırtlayan herkes birbirlerine her zaman her anlamda destek olmalıdır. Ben bir madenci olarak bu belgeseli izlerken o günleri yaşamak istedim. Bu belgeselde anlatılanlar, o günlerde olanlar bizi bu günümüze götüren eylemlerdir. İnanıyorum ki bugün yine, ekmeğimize müdahale edildiğinde madenci arkadaşlarım yine aynı eylemlerde bulunacaklardır. Çünkü bu bir hak arama ve ekmeğe sahip çıkma mücadelesidir. Sendikacılık küçük menfaatler için değil, işçi emekçi sınıfının ekonomik, sosyal, işyeri şartları ve bütün sorunlarıyla ilgilenen onların hakkını savunan bir avukatıdır. Sendikalara üye olan her işçi her emekçi her memur her üye sadece seçtikleri yöneticilere yükü bırakmamalıdır. Her üye bir yöneticidir. Sendikacılığın yarınların çok güzel olması için ve hakkını alan bir anlayışta olmasını istiyorum.

Mustafa Ermiş (Nebioğlu Beldesi Terziler Mah. Muhtarı): 19 yıl önce haklarımız için greve gitmiştik. Grevin en başından en sonuna kadar içindeydim. Akşamları yeni sloganlar üretiyor, sabahları da  o sloganları atıyorduk. Zonguldak Cezaevi önünden geçerken, mahkûmların içeriden alkış ve sloganlarla bize destek vermelerini hiç unutamıyorum.  Bize gelen yemekleri, ekmekleri ziyan etmeden paylaşıyorduk. Filmi izlerken gözlerimden yaş geldi. Filmin yapılmış olması çok önemli. Böylece, büyük grev ve yürüyüş tanıklarıyla genç kuşaklara aktarılmış oldu. Filmin, beldemizde gösterilmesini sağlayacağım.

Zeki Başoğlu (Emekli öğretmen, Eski Bartın Sosyal Hizmetler İl Müdürü): Bu filmin Çaycuma’da gösterilmesi çok önemli. Maden işçilerinin grevi ve Ankara yürüyüşü sadece Zonguldak için değil, Türkiye için umut olmuştu. Şu anda toplumun üstünde bir ölü toprağı serili. Filmin gösterilmesi umutlarımızı yeniden tazelememize, bir nebze de olsa üzerimizdeki ölü toprağını atmamıza neden oldu.

Ahmet Çelebi (Emekli maden işçisi): Film, çok güzel hazırlanmış. O dönem bizim emeğimizin hakkı verilmiyordu. Tüm işçiler, tüm Zonguldak halkı birleşti. Türkiye’den ve dünyadan büyük destek aldık. Hükümet şaşırdı kaldı bu birleşme karşısında. Kazandık. En azından maden ocaklarının kapatılmasını engelledik. Filmi genç kuşakların mutlaka izlemesi gerekiyor. Gençler bu filmden hem etkilenecekler hem de birçok şeyi örnek alacaklardır. Filmi kasabamızda özellikle gençlerin izlemesi için girişimlerde bulunacağım. Bugün TEKEL işçileri direniyor. Onları yalnız bırakmamak gerekiyor. Halk açısından durum hiçte iyiye gitmiyor. Tüm Türkiye, özellikle Zonguldak ayağa kalkmalı.

Seyfi Sefer (Gökçehatipler Muhtarı): Grevde bizzat işin içindeydik. Yürüyüşe önderlik eden rahmetli Şemsi Denizer, bizim köyümüzden yetişmiş bir sendikacıydı. O grev ve Ankara yürüyüşü işçi sınıfının önünü açtı. Haklarımızın nasıl alınacağını bize gösterdi. Hak almanın yolu örgütlenmekten geçiyor. Filmin gösterilmesi bu açıdan çok önemli. 

 
Facebook'ta Paylaş...

Haber Tarihi:2010-01-01
Bu haber 2318 kez okunmuştur...

 
  İstatistik
  Dün : 1045
  Bugün : 1161
  Toplam: 6453437
   Online :

  387 konuk,

 
Tefen67.com

<< Ana sayfaya Geri Dön <<

Yorumlar

Henüz Hiç Yorum Yazılmamış.

Bu Habere Yorum Yazın

ELEŞTİRİYE EVET HAKARETE HAYIR!...
Yorum köşemiz düşüncelere zenginlik katmak için hizmet vermektedir.
Adı Soyadı :
Email :
Mesajınız :
Güvenlik Doğrulama