IV. Murat’ın Korkusuz Danışmanı Koçi Bey

*Prof. Dr. Yılmaz KURT

IV. Murat dönemi (1623- 1640) Osmanlı Tarihi’nin en hareketli bir kesitidir. Bu dönemin en büyük devlet adamı ise 1631 yılında onun danışmanlığını yapan Koçi Bey’dir.

“Koçi” adı konusunda çeşitli görüşler vardır. Koçi Bey’in Arnavutluk’ta bulunan Görice kasabası ile olan bağlantısından dolayı onu Arnavut asıllı bir kişi olarak görenler “Koçi” kelimesini de Arnavut diline bağlarlar: “Koç / kuç” kelimesi “kırmızı” anlamı taşır. Asıl adı Mustafa olan Koçi Bey’e yüzünün kırmızılığından dolayı “Koçi Bey” denilmiştir.

XVI. Yüzyılda Rumeli’de 3 sancakbeyi Koçi Bey adıyla anılıyordu. Niğbolu sancağında vergi veren erkeklerden 4 kişi; bunların baba neslinde ise 9 kişi “Koçi” adıyla anılıyordu. Biz de bu yüzden “Koçi” kelimesinin Türkçe “Koç” kelimesinden türediğini ve “Koçu” olarak okunmasının daha doğru olacağını düşünüyoruz.

Osmanlı döneminde kişinin kendisinden söz etmesi bencillik, görgösüzlük olarak değerlendirilirdi. Bu yüzden bir kişi kendisinden söz etmek zorunda kaldığında “el-fakir veya el-hakir” gibi tevazu sıfatları kullanırdı. IV. Murat’a 22 risale/ rapor sunan Koçi Bey de kendisinden hemen hemen hiç söz etmemiştir. Dolayısıyla hayatı hakkında bilinen şeylerden pek çoğu rivayetlerdir. Kesin olan bilgi saray halkından birisi olduğu ve IV. Murat’ın en güvendiği kişilerden birisi olarak padişaha raporlar sunduğudur.

IV. Murat dönemi iki kısımda incelenir. Topal Recep Paşa’dan önceki acemilik yılları ve 1632’de Topal Recep Paşa’nın idamından sonraki gerçek padişahlık yılları.

Koçi Bey’in Padişaha sunduğu raporlar 1631 tarihini taşıdığından Koçi Bey’in bu dönemecin dönülmesinde etkin rol oynamış olması güçlü bir ihtimaldir.

Koçi Bey bu raporlarında devlet yönetiminde görülen bozuklukları ortaya koyar ve bunların çözüm yollarını gösterir. Timar sisteminin bozulmuş olması ve bunun düzeltilmesi için öneriler eserde büyük yer alır. Amaç, Kanunî dönemindeki kanunlara, onun deyimiyle “kânûn-ı kadîme” dönmektir.

Osmanlı timar sisteminin çöküşünün ilk tohumları da yine Kanunî döneminde atılmış; III. Murat döneminde bu tohumlar zehirli meyvelerini vermeye başlamıştır. III. Mehmet’in Haçova Zaferi, Türk tarihinde görülen en meyvesiz zaferdir. Zafer kazanılmış ama hiçbir kazanç getirmediği gibi ülkede Celalî Ayaklanmalarını zirveye taşımıştır. I. Ahmet, yaşlı veziri Kuyucu Murat Paşa’nın gayretleri ile Celali ayaklanmalarını bastırmış, ülkeyi bölünmekten kurtarmıştı (1604- 1609).

14 yıl padişahlık yaparak 28 yaşında vefat eden I. Ahmet’ten sonra resmen bir deli olan I. Mustafa padişah yapılmış. sonra indirilerek Genç Osman tahta çıkarılmış. 1622’de Genç Osman tarihin görmediği bir seviyesizlik içerisinde öldürülmüş, Deli Mustafa ikinci kez tahta oturtulmuştur. Koca Cihan Devleti’nin bir deli ile yönetilemeyeceği bir kez daha ortaya çıkınca IV. Murat çocuk yaşta olduğu halde mecburen tahta çıkarılmıştır. Tahtta çocuk yaşta bir padişah olunca devlet idaresi Valide Kösem Sultan, Davut Paşa, Topal Recep Paşa gibi harîs kişilere kalmıştır.

İşte Koçi Bey böyle bir siyasi atmosfer içerisinde yetişti. IV. Murat’a raporlarını yazarken sadece devletin yeniden eski gücüne erişmesini istiyordu. Israrla üzerinde durduğu iki şey vardı: 1. Devletin adaletten ayrılmaması. 2. Emanetin ehline verilmesi. Bu iki ilke aslında doğrudan Kur’an-ı Kerîm’in açık bir emri idi. Koçi Bey’den önceki bütün nasihatnâme, pendnâme türü kitaplarda da temel alınan “daire-i adalet” bu idi.

Koçi Bey, medreselerin ıslahı konusunda medrese eğitim programlarından daha çok müderrislerin adalet üzere tayin edilmesi üzerinde durur. Rüşvetle kadı olan, rüşvetle müderris olan bir kişi kısa zamanda bu parayı çıkarabilmek için yine rüşvet yoluna başvurur. Müderrislerin tayininde ise kıdem değil bilim seviyesi ölçü olarak alınmalıdır.

Koçi Bey Risalesi, günümüzde sadece tarihçiler tarafından değil diplomatlar ve siyasiler tarafından da dikkatle okunmalıdır. Bu okuma sırasında Koçi Bey’in bu öğütleri III. Selim gibi şair bir padişaha değil, acımasızlığı ile tanınmış IV. Murat gibi bir padişaha korkusuzca sunabilmiş olmasıdır. Devlet adamına yakışan, doğruları hiçbir menfaat beklentisi olmaksızın, hiçbir korkuya kapılmaksızın cesurca ortaya koyabilmesidir. İşte Koçi Bey’i büyük devlet adamı yapan da budur.

 *Prof. Dr. Yılmaz KURT Ankara Üniversitesi (Emekli Öğretim Üyesi)

 
Facebook'ta Paylaş...

Haber Tarihi:2018-03-24
Bu haber 2676 kez okunmuştur...

 
  İstatistik
  Dün : 1045
  Bugün : 1156
  Toplam: 6453432
   Online :

  387 konuk,

 
Tefen67.com

<< Ana sayfaya Geri Dön <<

Yorumlar

Yılmaz KURT 2018-03-24 :

Teşekkürler Sadi Bey.


Bu Habere Yorum Yazın

ELEŞTİRİYE EVET HAKARETE HAYIR!...
Yorum köşemiz düşüncelere zenginlik katmak için hizmet vermektedir.
Adı Soyadı :
Email :
Mesajınız :
Güvenlik Doğrulama