TEFEN MEKTEB-İ İPTİDAİSİ MUALİM VEKİLİ ve KURTULUŞ SAVAŞININ İAŞE MEMURU KELEZOĞLU SEYİT
TEFEN  MEKTEB-İ   İPTİDAİSİ  MUALİM  VEKİLİ  ve  KURTULUŞ  SAVAŞININ   İAŞE  MEMURU  KELEZOĞLU  SEYİT  ALİ HOCA  
 
  TEFEN  MEKTEB-İ   İPTİDAİSİ  MUALİM  VEKİLİ  ve  KURTULUŞ  SAVAŞININ İAŞE  MEMURU  KELEZOĞLU  SEYİT  ALİ HOCA 


    Seyit ali hoca ,Osmanlı Devletinin son dönemleri  ile Cumhuriyetimizin  ilk yıllarında,1910 yılının başlarında başladığı TEFEN (Gökçebey) in Çılgıroğlu Mahallesindeki Sıbyan Mektebi  hocalığını ,1921-1923 yılları arasında da Tefen Mekteb-i iptidaisi Mualim  vekili  olarak sürdürdü.    Bu görevini sürdürürken , devam eden Kurtuluş savaşımızın önemli  bir  bölümü olan Sakarya Meydan savaşı(23 Ağustos 1922 )nda  büyük oğlu İsmail i şehit vermiş, ayrıca Kurtuluş savaşımız devam ederken, YENİCE  ve havalisinde , orduya Askeri  iaşe toplama görevindede bulunmuştur.  


1951 yılında Devrek Tapu Müdürlüğünden  verilen  Kelezoğlu Mahallesinde Seyit Ali  Hocanın yaptırdığı  evin tapusu ve Aile seceresi.

Seyit Ali Hoca 1869 yılında (şu anda mülkiyeti Nihat Yılmaz lara ait olan ve Hamza yeri olarak yerdeki,  Kelezoğlu Mehmet in evi olarak bilinen evde)   Tefen e bağlı Veyisoğlu Köyü, Kelezoğlu   Mahallesinde dünyaya gelmiştir.

      


Seyit Ali Hoca ya   Kastamonu’ ya bağlı olunduğu yıllardaHamidiye  ( Devrek)  Nüfus işlerin ce verilen, Soy lakabı,Askeri bilgisi(Redif Askeri) ve eşkalininde  belirtildiği Nüfus teskeresi.



Seyid Ali hocanın eşi Veyisoğlu Şakir ve Halime kızı Gülsüm hanımın nüfus kaydı (Osmanlı da kadınların eşkalleri belirtilmediği için eşkal kısmı boş bırakılmıştır)  Belge :Aile arşivi   

 
Babası ;  Köyün iki kurucu ailesinden birinin oğlu olan ,Koca Müdür olarak bilinen, Kelezoğlu Mehmet in ,altı oğlundan biri olan Raşit tir. Annesi Üçburgu Köyünden Kel  Rızalar  olarak bilinen sülalenin(Karademirler) kızı Döndü dür. 
                                                              
Tefen bölgesinin o dönemde tanınmış bir siması olan Seyit  Ali Hoca ,amca sı Aziz in ( Üçburgu köyünden Bostancıo ğullarından) Hamza kızı Zeliha ile evlenip ,iç güveyi olarak Üçburgu köyüne yerleşmesinden   sonra ,ağabeyi  Osman ,kız kardeşi Behiye ,amcaları; Şaban,Mehmet ve Hamza ile birliktekalabalık bir aile olarak köydeki büyükbabaları ndan kalma evde  yaşamlarını sürdürürken, Veyisoğlu  Şakir ve  Alime kızı :Gülsüm ile evlenmiş . Büyük  ninem  Gülsüm ün, babaanneme (Ferhatoğlu  Salih  oğlu Kadı Mehmet in  kızı  Rakibe )anlattığına  göre ;Büyük dedem Seyit Ali Hoca lar  yer,mal ve mülk açısından oldukça o dönemde varlıklılarmış Seyit Ali Hoca 1900 lü yılların başında kardeşi Osmanla beraber aynı evi paylaştığı Ali Rıza yılmaztürk öğretmenimizinde büyükbabasının da babası olan amcası Şaban ve Hamza amcalarınında olduğu evden  ayrılarak  yine köy içinde daha önce Alparslan Köyü nden gelerek yerleşen, Kelezoğlu Mahallesi   içindeki   Turabioğullarının evlerinin bitişiğindeki yere ev yaparak yerleşir.   
                                                                           
OSMANLI ORDUSUNDA  REDİF ASKERİ OLARAK GÖREV ALDI.                                           
Seyit Ali Hoca  bin sekiz yüz  sekzenli  yılların sonlarında , Osmanlı devletinde  Sason da , Zeytun da ayrılıkçı haraketlerin başladığı yıllarda,Osmanlı ordusunda  REDİF Askeri olarak  sekiz yıla yakın askelik hizmeti yaparak ,askerlik görevini tamamlamıştır.

REDİF (ASKER)NEDİR;Osmanlı ordusunda ihtiyat askerlerine verilen ad. Redifler ,muvazzaf denilen silah altında bulunan askerlerin yedekleriydi .muvazaflık  görevini bitirenler 7 yıllık bir süreyle Redif sayılırdı .1869 yılında bu süre 6 yıla indirirdiysede 1887 yılında 8 yıl olarak saptandı .Redifler ,her yıl bir ay eğitim görürler  ve  gerektikleri  zaman orduya alınırlardı.ikinci Mahmut un 1835 te Batıdan örnek alarak başlattığı bu sistem 1912 yılında kaldırıldı.

 Yemen türküsünden :  
 Kışlanın önünde redif sesi var
Bakın çantasında acep nesi var
Bir çift kundura ile birde fesi var.
                     

SEYİT ALİ HOCANIN  ÇILGIROĞLU SIBYAN MEKTEBİNDE GÖREV YAPTIĞI YILLAR                                         
Seyit Ali Hocanın gelini ,baba annem Rakibe yurtaçan ın 1980 yılında bana anlattıkları öyle;Seyit Ali Hoca  Cihan harbi zamanları 1915 lerde Üçburgu Köyü Çılgıroğlu Mahallesinde sıbyan mektebinde benimde 1 yıl hocam oldu.Mektepte iken bomba seslerinş duyuyorduk . bunun üzerine Seyit Ali Hoca mız  bizlere parmaklarımızla kulaklarımızı kapatıp sıraların altına girmemizi  ,korkmamazı söyledi.sonrada Gavur Zonguldak a geldi dedi.


1921 yılında Seyit Ali hoca’nın Mualim vekili olara Tefen Mekteb-i İptidaisinde göreve başlarken verilen şahadetname (Belgede Tefen’ e bağlı  tüm köy muhtarlarının ismi ve mühürü var). Aile arşivi




Seyit Ali hocanın 1923 yılında Tefen Mekteb i  İptidainde muallim vekilliği(vekil öğretmen) görevi bittiği zaman, Tefen müdüriyetince  verilip , Devrek İdari Meclisince  onaylanan belge . Aile arşivi

 
ZONGLDAK ‘IN BOMBALANMASI;
Zonguldak , 1915 yılının sonbahar aylarından itibaran Karadenizde dolaşan Rus donanması tarafından bombalandı.  Birinci Dünya savaş ında madeni  yönetmek  için Harp kömür  merkezi  adıyla askeri bir idare  kuruldu ve başına  Alman bir subay getirildi.Osmanlı Devleti ,düşman  kuvvetlerine  ait savaş  gemilerinin Zonguldak a  saldırılarını  önlemek  amacıyla  düşman  gemilerinin  bombardımanı  sonucunda  meydana  gelecek  zararın  Osmanlı sınırları   dahilinde  faaliyet  gösteren  bu Devletlere  ait  kurumlardan  tazmin  edileceğine  dair  karar  aldı  (11Mart 1915).Ancak şehir , 1915 yılının  sonbahar  aylarından  itibaren  Karadenizde  dolaşan  Rus donanması  tarafından  bombalandı. Bu  sebeple  şehirde yaşayan halkın  ve  maden   işçilerinin  iaşelerinin  karşılanması  için  yardım  gönderildi.
(Hamdi Genç,  Zonguldak  Cilt :44 sayfa : 502)

ÇILGIROĞLU MEKTEBİNDE N TALEBESİ  AZİZE  ARATOĞLU NUN  ANLATIMLARI
Seyit ALİ Hoca yı 15 yıl kadar önce  aramızdan  ayrılan talebesi Ferhatoğlu  Mustafa  eşi Azize  Aratoğlu  anlatımında : Seyit ALİ Hoca mız bize o zamanda  okuduğumuz  sıbyan mektebinde  Kuran ezberi , Genel  Ahlak , Adab-ı  Muaşeret dersleri öğretir, temiz olmamızı  yalan konuşmamamızı  , arkadaşlarımızla iyi  geçinmemizi  söyler , Cuma günleri ise Padişahımıza   Cuma  şükür  selamlığı  yaptırdı.

Cuma  şükür  selamlığı, İstanbul  halkı  dışındaki  şehir kasaba ve hatta  köy halkınında  yaptığı  bir adetti. 
(Prof Dr. Bekir Kütüklüoğlu’na Armağan İstanbul  1991 ,s.459-471)

KURTULUŞ  SAVAŞINDA BÜYÜK  OĞLU   İSMAİL İ  KAYBETTİ 
Seyit Ali Hocanın  Tefen Mekteb-i  iptidaisinde  muallim  vekilliği yaptığı,  küçük   oğlu Mehmet Reşat ın da  öğrencisi  olduğu  yıllar , Anadolu’da kurtuluş mücadelesinin  sürdüğü , eli silah tutanların cepheye çağrıldığı , Seferberlik yıllarına denk  geliyordu.  Seyit Ali Hoca yada Yenice  ve havalesinde,  Kurtuluş Savaşın da orduya destek amaçlı  İaşe toplama  görevi verilmişti, Yenice de görev yapar iken,  Oğlu  İsmail in cepheden kaçtığı  şaiyaları  yayılır. Oysa, olay  kaçma işi değildir. Savaşa gitmeyip de bedel ödeyen  civardan bir şahıs, köyde asker kaçağı var  diyerek, durumu Devrek askerlik  şubesine bildirmiş. Askerlik şubeside, bunun  üzerine Yenice de görev  yapan  Seyit Ali Hoca ya haber salmış. Hoca da ,Ayağında  ayağında çarığıyla patika yollardan  Tefen e ulaşmak için yola çıkar. Avşar dan, Bodaç köyü altından Alioğlu köyüne geldiğinde   bitkin düşmüş akşamda olmuştur. Köy odasında konuk edilir.  Gece yarısı   bir  gürültü   ile  uyanıp pencereden baktığında   ileride köyün çıkışında oturak  aleminde  kadın oynatıldığını görür.  Oynatanlar ise Askere gitmeyip   bedelini  ödeyenlerdir. 

 
Yemen yolu  çamurdandır Zenginimiz bedel verir                                                                   Askerimiz  fakirdendir  
(Yemen türküsünden) 

 
Sakarya cephesinde savaş  olanca  hızıyla  devam etmekte,  seferberlikle  henüz ellerinin kınası solmamış üç günlük evli   Suna gelinler , cepheye gönderdiği  yiğitlerinin  arkasından türküler maniler yakmakta ,  cephede  sevdiklerinden ayrı  kalmış  askerlerde , suna gelinlerden haber beklemektedir.
 
Asker  oldum   giydim  yelek, eylen  Suna  gelin  eylen
Üç günde  ayırdı  felek , eylen  Suna  gelin  eylen
Suna gelin  Suna gelin, tez  mektup yaz bana  gelin
İzin alıp sana gelem                                                                                                                                                                                                             
Bu manzara karşısında hoca kendini tutamaz gözlerinden  sicim gibi yaşlar  dökülür. Sabah erkenden kalkıp eve geldiğinde    hoca gerçeği öğrenir.Komutanları eşliğinde bir  gurup Asker bir  görev için Devrek e gelmiştir.Komutan askerlerine,  evi yakın olanlar bir –i kadar ki günlüğüne evlerine gidebilir diyerek izin vermiştir. Hoca oğlu İsmai in harçlığını temin eder ,eşi Nefise gelin  yolluk kumanyasını hazırlar , dikenli tarlaya kadar uğurlar orada  vedalaşırlar ,Nefise gelin in anlatımı ile birbirimizi çok severdik dediği  ,eşi İsmail vedalaştıktan  bir müddet sonra dönüp geriye bakar , cephedeki  birliğine katılmak ü zere yoluna devam eder,  Bir dahada haber alınamaz .
                                     
 CUMHURİYET  kurulduktan sonra  köyüne dönen cephe arkadaşı, Çılgır oğullarından kıtırcı lakaplı Asker  arkadaşı , İsmail i bekliyen  eşi  Nefise geline ve hocaya  ,İsmail in şehit olduğunu  Sakarya nehrine düştüğünü gördüğünü  söylemiti. İSMAİL geride ,gözü yaşlı bir eş ile  Zuhriye(7) ve Huriye (8)iki yetim kız bırakmıştı.    Sakarya cephesinde aynı dönemlerde asker olan 1970 de vefateden , cephede taarruz eder iken  omzuna gelen bir şarapnel parçası ile yaralanan,bir eli sakat kalan   ve  Gazi olarak memleketine dönen  Mehmet ÖZTÜRK (çolak laz)  sohbetlerinde , çoğu zaman buradan yaya olarak cepheye gider idik , cepheye gider iken  bilhassa Düzce –Hendek arasında mısır tarlalarından çatır çatır ate ederlerdi, daha cepheye varmadan  çok arkadaşımızı şehit verdik  diye anlatırmış nazen gözünde yaşlar dökülerek  köy  sohbetlerinde.
 
KURTULUŞ SAVAŞI SONRASI YILLAR.                                                                                      
Hoca  Sakarya  savaşında şehit olan  oğlu İsmail in acılarını içine gömmüştü ,şehitliğin kutsal olduğuna  inanan her ana baba gibi ,Nefise gelin  akrabalardan eşi ölen Mehmet (zalım)hoca ile evlendirilmiş ,henüz  daha 14 yaşında Tefen  Mekteb –i iptidaisini yeni bitirmiş İdadi mektebin de okuma hayalleri olan, Mehmet Reşat Ferhatoğlunda  Muhtar  Molla Salih in kardeşi  Kadı Mehmet in kızı Rakibe ile evlendirilmiş , otuzlu yılların sonlarına doğru ,  yetim  torunlardan  Huriye Osman baş  oğluna ,Zuhriye de Karabaşlı köyünde hatıloğullarına gelin gitmişlerdi.kız torunlar Fatma ve Satiye  fazla yaşamamışlardı ,  1938 lerde torunu Adil dünyaya gelmişti, çok sevinmişti  ocak  tütecek  diye, sanki son sevinci olmuştu  torunu Adil in doğumu, aynı yıl kardeşi abisi  Osman ı  kaybetmişti, bundan sonrası hoca için adeta yıkım yılları olmuştu  ,


1934 yılında henüz daha  soyadı  verilmediği, kimlik bilgilerinde Soy lakapların kullanıldığı  zamanlar  Seyit Ali hocanın ve oğlu Mehmet Reşat’ ın nüfus kaydı.   Belge:  Aile arşivi

1940 LI YILLAR ADETA YIKIM YILLARI OLMUŞTU

 1940 yılının Zemheri ayazında eşi Gülsüm ü yitirir. yetmemiştir  aynı yıl bahar çiçeklerinin yeni yeni açmaya başladığı günlerde , Cumhuriyetin kuruluş  yıllarında , Görev aldığı FİLYOS-KARABÜK –ESKİPAZAR  Demir yolu açma çalışmalarındaki başarılarından dolayı ,1934 yılında çıkan soyadı kanunu ile YURTAÇAN  soyadını alan ,Giresun Jandarma  mektebindeki  Er eğitmenliği görevinden  sonra ,1938 de Cumhuriyetimizin kurduğu ilk  Orman  işletmelerinden  ,  KARABÜK   Orman işletmesinin kuruluşunda  Marka memuru olarak görev  alan Oğlu Mehmet  Reşat ı , 1940 Mart’ında 30 yaşında  toprağa vermişti    .1945 de çocukluğunda geçirdiği çiçek hastalığından dolayı engelli kalan,bir  yuva kuramayan , kızı Alimeyi  toprağa verir,Ardından  bir yıl  sonra  bölgemizde  genç yaşlı  demeden,  bir çok  insanın ölümüne yol açan,tifo salgınından torunu İsmail i (Mehmet Reşat’ın oğlu) toprağa verir.

Seyit Ali oğlMehmet Reşat’ ın 1935- 1937  ‘ de  Giresun 2. Nolu Jandarma Mektebinde j. er eğitmeni olarak görev yaptığını gösterir belge(henüz soy adı  verilmediği için  Kelezoğlu  Lakabı kullanılıyor)


1938 de  yeni Cumhuriyet’in kurduğu ilk işletmelerden  Karabük orman işletmesinin  kuruluşunda, görev alan  Mehmet Reşat’ ın  1939 da 50 lira maaşla kesim memurluğuna geçtiğini gösterir belge


Ziraata bağ bahçeye meraklı olan hocanın ,her şeyden hevesi  gider .yerden ……yurttan. Kadıoğlu köyü altında, Demir yolundan  Filyos çayı kenarına kadar uzanan,  annesinden kalma 12 dönüm yeri  verir  Kadıoğullarına . 

1913 yılına ait  BOLU’ ya bağlı olduğumuz  zamanlar Seyit Ali hocanın annesi Döndü hanımdan miras kalan Üçburgu mevkisindeki yerin tapusu , hudutları  Irmak ,yol ve şu anda nesli görülmeyen Hürrem oğulları tarlası olarak verilmiş (Devleti hakaniye tapusu)  Aile arşivinden.

Yinede duramaz. Kelezoğlu mahallesinin kurucu ailelerinden birinin oğlu olan büyük babası Mehmet (koca Müdür)in yapımında büyük katkısı olan (1800 lü yılların ilk yarılarında yapılan) köy odasında gönüllü hocalık yapar. Hoca hayıflanır, emeklerim, uğraşlarım  boşa gidiyor diye. Yüreği yaralı bir gelin ve yalnız kalmayayım diye, gelin in yanına aldığı Kardeşi Mehmet in kızı 11 yaşında  Pakize  ve hocanın tek torunu Adil.   O kalabalık aileden kalan torunda tifoya yakalanmış, hastadır. Karantina  vardır bölgede . Köylülerin kara doktor dediği,  Sıhhiye  Rıdvan da abartmıştır işi, Zonguldağa da  hasta göndermez. Amcamın ocağı sönüyor  diye amca  oğlu Rıza Yılmaztürk (Gözlüklü) her  türlü  riski  göze alarak hasta torunu Adil i gece sırtına sarıp , banliyö Treni ile Zonguldak a doktor Necati Duman a götürür. Trenden indiklerinde adeta tufan vardır, Zonguldak’ta kar fırtınasından göz gözü görmez. 
 
1830 yılında Demirciler divanına bağlı Kelezoğlundaki  haneler, 23 nolu hane  soy ismi: Yurtaçan-yılmaztürk-Türkyılmaz-Kelez(Kayaarkası) ve üçburguda Mükerrem Bostancıların  da Atalarının yaşadığı hane,1 yaşındaki Mehmet oğlu  Raşit  Seyit Alinin babası .
1830 Yılı Tefen kazası Demirciler divanı Kelezoğlu karyesi ( köyü)
Kelezoğlu farklı yerlerde Kelaz (Kelez- Gelaz) okunuyor
Kelezoğlu sülalesi
hane23 Kelezoğlu Mehmet
Mehmet Osman 60 Yaşında
Mehmet İsmail 40 Yaşında 
Mehmet Mehmet 32 Yaşında 
Mehmet Raşit 1 Yaşında 
Mehmet Mustafa 8 Yaşında
hane24 Kelezoğlu Ahmet
Ahmet Mehmet 30 Yaşında
hane25 Kelezoğlu Ali 
Ali Ali 60 Yaşında 
Ali Hüseyin 45 Yaşında 
Ali Hasan 40 Yaşında 
Süleyman 9 Yaşında
Kelezoğlu Hüseyin Ali 6 Yaşında
Kelezoğlu Hasan İbrahim 3 Yaşında
(Sadi Uyar arşivi)

KARA   İLİTTE  YAĞMUR  DUASI  VE  HÜZÜNLÜ SON    
Yaşlı hoca küsmüştür yaşama .Yinede duramaz, kuraklık  döneminde yağmur duasına  çağrılır. İbrahimbeyler  Karailit  mevkiine, hikmet   midir, bilinmez; şiddetli  yağmur  yağar  duadan  sonra. Islanır.hastalanır.Kağnı  arabası ile  Şaban amcasının torunu – İbrahimbeyler de  evli olan-Pakize  teğze  tarafından  evine getirilir. Hastalığı kötüye  gider , delirir .Bundan  sonra  kendisi  içinde  , gelin içinde  çileli  günler başlar. Torunu Adil  doktor Necati Duman ın  verdiği  ilaçlarla  uygulanan  tedavi  ile Tifodan kurtulmuştur. Hoca ,sürekli torunu Adil i sayıklar ,bazende  ona şiddet uygular.  

1947 yılının sonbaharında,  yaprakların gazal olup  rüzgarla  savrulduğu  günlerde,  hayata  gözlerini  yuman  büyük dedem  Seyit  Ali  Hoca , Yenice ırmağı ile Devrek  ırmağının kesiştiği  vadinin sırtlarında ki , Kelezoğlu köyünde ,çocuklarının,eşinin, babasının,amcaları Şaban, Hamza’nın ve nice kurtuluş  savaşı , Balkan savaşı  gazileri, maden şehitlerininde ebedi  istirahatlarında  yattığı  türbede  toprağa  verilir.

KASTAMONU  GÖL  KÖY  ENDÜSTRİSİ  MEZUNU  HİDAYET  YILMAZ IN ANLATIMI:
1927 Doğumlu  emekli öğretmen,köy amcamız  Hidayet  yılmaz  bey  büyük dedem Seyit Ali Hoca için , benim  ve akranlarımın Kelezoğlu  Köyümüzdeki  atalarımızdan kalma köy  odasındaki kursta ilk dini  bilgileri aldığım, çocuklarının , yakınlarının ve bizlerin  okumasını  istiyen  , görünüş olarak  sert ,ama  çok  insani  yaklaşıları  iyi olan , bizlere  iyi davranan  bilge  bir hocaydı,ruhu şad mekanı cennet osun  Seyit Ali Hocamız ın diye anlatmıştı  2015 yılındaki sohbetimizde.

 
Nail Yurtaçan 
 
Facebook'ta Paylaş...

Haber Tarihi:2018-03-14
Bu haber 3530 kez okunmuştur...

 
  İstatistik
  Dün : 1045
  Bugün : 1161
  Toplam: 6453437
   Online :

  387 konuk,

 
Tefen67.com

<< Ana sayfaya Geri Dön <<

Yorumlar

Henüz Hiç Yorum Yazılmamış.

Bu Habere Yorum Yazın

ELEŞTİRİYE EVET HAKARETE HAYIR!...
Yorum köşemiz düşüncelere zenginlik katmak için hizmet vermektedir.
Adı Soyadı :
Email :
Mesajınız :
Güvenlik Doğrulama