|

Zonguldak; İnsan, Mekan, Zaman
Bu yaz tatile giderken birkaç değişik kitabın yanında Ekrem Murat Zaman’ın 10 Mayıs 2013 tarihinde imzaladığı, “Zonguldak; İnsan, Mekan, Zaman” adlı kitabını da almıştım yanıma. Büyük boy olarak basılan, 522 sayfalık kitap bir hayli heybetli görünüyordu doğrusu.
Didim günlerinde, sabah vakti dışında pek güneş almayan çalışma odasına sığındığım zamanlarda bu kitap dahil, başka kitapları da karıştırmağa çalıştım diyebilirim. Bunlardan daha sonra söz edeceğim.
* * *
Ekrem Murat Zaman’ın ilk kitabı “Zonguldak Kömür Havzasının İkiyüz Yılı” adıyla 2004’de okurlarla buluşmuştu. Kapsamlı bir çalışmaydı. Bu yenisi ise, ilk baskının çeşitli açılardan geliştirilmişi. Ancak, “geliştirilmişi” sözü biraz dar anlamlı kalıyor kitabı incelediğinizde. Zonguldak’ı “madenciliğin okulu” olarak niteleyen Maden mühendisi yazarın kömür odaklı kitabı, açıkça ve övünçle belirtmek gerekirse tam anlamıyla amacına ulaşmış görünüyor. Sanırım aceleden bazı yazım yanlışları dışında dili ve anlatımı da başarılı, rahat okunuyor. Sayfalar arasına yerleştirilmiş siyah-beyaz fotoğraflar bir yandan nostalji yaşatıyor insana, diğer yandan da “Zonguldak nasıl Zonguldak oldu” sorusunun tarihçesini veriyor gibi. Kitap içeriğiyle olduğu kadar çok düzenli geniş kaynakçası ile de büyük önem taşıyor.
“Zonguldak; İnsan, Mekan, Zaman” kitabı, Zonguldak üzerine araştırma yapanlar için olduğu kadar, Zonguldak’ı altı ve üstüyle tanımak isteyenler, kömürün Dünya ve Zonguldak macerasını merak edenler, Zonguldak, madencilik ve kömür konusunda kaynak arayanlar için de tam bir başucu kitabı özelliği taşıyor. TMMOB Maden Mühendisleri Odası’nı, böylesine önemli ve büyük emek ürünü bir kaynak kitabı, önce meslektaşlarına, sonra Zonguldak araştırmacılarına, daha sonra topluma ve edebiyata kazandırdıkları için içtenlikle kutluyorum. Kitabı, kendi alanında yazılmışlar içinde çok önemli ve değerli bulduğumu belirtmeliyim.
Ekrem Murat Zaman: Zonguldak Fener Lisesi mezunu ve sporcusu, Zonguldakspor’un futbolcusu. Zonguldak Meslek Yüksek Okulu ilk mezunlarından, Hacettepe Üniversitesi Zonguldak Mühendislik Fakültesi Maden Bölümü’nü bitirmiş Maden Mühendisi, 1976’dan beri TTK’da görevli. Yazar, araştırmacı, panel, konferans ve benzeri etkinliklerde madencilik ve maden kültürü üzerine bildiriler sunuyor. Zonguldak kent kültürü ve tarihi üzerinde çalışmaları ve yapıtları yayınlanmış, mesleki ve diğer çeşitli dernek çalışmalarına güç veren, ZOKEV yönetim kurulu üyesi. İletişim için: E-mail: zamanem@gmail.com GSM: 0 535 283 33 62.
* * *
Ekrem M.Zaman, kitabının adını şöyle anlamlandırıyor: “Kitabın adında Zonguldak var. Madencilikle özdeş bu ismin içini dolduracak üç de ifade var ayrıca. 1800’den günümüze uzanan zaman diliminde karbonifer penceresi içinde eylemlerini sürdürmesine elverişli olan mekânı ve bu iki unsuru bütünleyen, Alaplı’dan İnebolu’ya kadar uzanan bölge insanının ilişkilerini, çalışma yaşamını, örgütlülüğünü aktarmaya çalışıyor çünkü..”
“Bu kitap ne anlatıyor” sorusunu ise şöyle yanıtlıyor yazar: Osmanlı Devleti ve Türkiye Cumhuriyeti’nin temel enerji gereksinimini sağlayan Ereğli Kömür Havzası’nda, madencilik faaliyetlerinden başlayıp, günümüze kadar uzanan süreci ele alarak Zonguldak’ın ülke kalkınmasındaki payı ile taşkömürü, demir-çelik ve enerji sektöründeki tartışılmaz öncülüğünü anlattım. Sosyal kültürel güzellikleriyle ülkenin örnek endüstri şehrinin, işletmecilikle birlikte gelişimini paylaştım herkesle.”
* * *
“…TTK’nın taşkömürü üretim alanlarının ve tüm üretim birimlerinin belli bir sürede özel sektöre devredilmesi, kurumun bir an önce taşkömürü üretiminden çekilerek, sektörle ilgili genel politikaları ve koordinasyonu yürütecek şekilde yeniden teşkilatlandırılması zorunlu gözükmektedir…”
Bu cümleden ne anladınız? Ben, “Zonguldak’ta TTK’nın özel sektöre satılacağını” anladım. Nerde yazıyormuş bunlar: “Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu Raporu”unda.. Şimdi soralım: Siz şu yukarıdaki cümleleri daha önce duymuş muydunuz? Ben de duymamıştım. Pekala bir politikacının ağzından duydunuz mu? Ben de duymadım. Ama, gazeteci Harun Ersoy’un bu konuyu bir kaç kez gündeme taşıdığını anımsıyorum. Şimdi ise Ekrem Zaman’ın kitabının 414-415. sayfasından aktarıyorum.
Sayın politikacılarımızın bu rapordan haberleri yok anlaşılan. “Satılacak TTK’ya ne kadar işçi alınabilir ki? “TTK’ya şu kadar işçi almamız gerekecek”, “Efendim işçi sayısı 14 bine tamamlanmalı” vb gibi insanları umutlandırıcı sözleri sarfedebiliyorlar. Haa! Evet, “seçimler yaklaşıyor” diyorsunuz. Biz de “Ah bizim uşağı da sokuversek araya” diye kapıları yoklamağa başladıydık.. Bir “Filyos davulu” bir “TTK davulu”, yetiyor bizim millete..
* * *
“Bir sanayi kentinin kültürü nasıl yok edilir?” sorunuzu ise şu cümlelerle yanıtlıyor Ekrem Murat Zaman: “..Oysa sıradan bir madenci kasabası değildi Zonguldak. Ülkenin sanayileşme hamlesinin ilk adımlarını atmakla kalmamış, kendisinin yoksullaşması pahasına bir çok sanayi kuruluşuna gücünü, emeğini, ışığını, birikimini katmıştı.Tüm hizmetleri sıradan bir ciro hesabıyla yok sayıldı. Yaşayan madencilik müzesinin, dalı bucağı acımasızca kırılarak yaşlı bir ağaca dönüştürüldü. Ülkenin ikiyüz yıllık endüstri tarihine ışık tutan anıt yapıların yurdu, markası “kömür” olan bu şehre en azından bu nedenle saygı duyulması gerekirken, geçmişten kalan ne varsa yıkıldı..”
“Zonguldak yaşayan madencilik müzesi idi” dememiz gerekecek demek ki bundan böyle.. Geçmiş zaman eki kullanarak.. “Yok mu bu kentin sahibi?” diye soracak olursanız.. Var mı?.. Yani şimdi saysam deftere sığmaz Zonguldak’ta korunup güçlendirilmesi gerektiği halde acımasızca yok edilen yapıları. Fransızlar’dan, Cumhuriyet döneminden kalan kültürel-tarihsel yapıları ya yok etmeyi becerdik, ya da rant uğruna mimarisini bozduk. Kendi sanayi ve üretim kültürümüzü, yerel ve doğal yaşam kültürümüzü gelecek kuşaklara aktarama diye bir derdimizin olmadığını da göstermiş olduk..
Son olarak, Ekrem Murat Zaman’ın haykıran cümlelerine ben de katılıyorum: “Bu kitabın yazarı olarak, Zonguldak’ın insanlığın o büyük yürüyüşündeki onurlu yerini alması için -geç kalınsa da- adımlar atılmasından yanayım. Soysuzlaşarak, tarihin içindeki ayak izlerini yitirmemesi için değerlerine sahip çıkmağa çağırıyorum herkesi. Ekmeğin alın teriyle kazanıldığı, emeğin yüceldiği yer olan bu acılı kentin yoktan varoluşa, doğru giden sancılı sürecinin canlı tanığı olan endüstri mirasının korunmasını arzuluyorum ve başarmamak için hiçbir engelin bulunmadığını düşünüyorum. Yolu Zonguldak’tan geçen herkese sesleniyorum bu yüzden: Görev başına. Herkesin yapacağı bir şey vardır mutlaka..”
Hamit Kalyoncu
Haber Tarihi:2013-09-18 Bu haber 2395 kez okunmuştur...
|
<< Ana sayfaya Geri Dön << |
Yorumlar
Ersin Bankoğlu 2015-11-05 :
Bu kitabı bende inceledim,Emeğin, madenciliğin ve sanayinin başkentinin nasıl bititildiğini ibretle ve üzülerek okudum.
Bu Habere Yorum Yazın
ELEŞTİRİYE EVET HAKARETE HAYIR!...
Yorum köşemiz düşüncelere zenginlik katmak için hizmet vermektedir.
|
|