Köy Enstitülerinin Kuruluşunun 69. Yılı Çaycuma’da Kutlanacak
Köy Enstitülerinin Kuruluşunun 69. Yılı Çaycuma’da Kastamonu Gölköy Köy Enstitüsü Mezunları ve Eğitim Sen Çaycuma Temsilciliği’nin ortak organizasyonuyla yemekli bir programla kutlanacak.
17 Nisan 2009 Cuma günü saat 20.00’de Çaycuma Özkul Hotel’de düzenlenecek olan gecede Köy Enstitüleri ve Çağdaş Eğitim Vakfı tarafından hazırlanan Köy Enstitüleri Belgesi’nin gösterimi de yapılacak.
1936’da Eğitmen kurslarıyla başlayan, Köy Öğretmen Okullarıyla devam eden 17 Nisan 1940’da çıkarılan yasayla kurulan Köy Enstitüleri, o zamanki Türkiye nüfusunun yüzde 80’ini kapsayan köylünün çocuklarını üretici iş eğitimi içinde (iş içinde, iş aracılığıyla, iş için eğitim) ilke ve yöntemlerine göre eğiterek onları kulluktan yurttaşlık bilincine, ümmetlikten ulus bilincine ulaştırmak, köyü toplumsal, ekonomik ve sosyal alanda içten canlandırmak, kalkındırmak, köylüyü yönetime katmak, Anadolu’yu aydınlanmaya kavuşturmak, Atatürk ilke ve devrimlerini köye ulaştırmak amacıyla açılmıştı.
Kurucusu İsmail Hakkı Tonguç olup, dönemin Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel büyük destek vermiştir. 1946 yılına kadar yurt düzeyine dengeli bir biçimde dağıtılmış 21 adet Köy Enstitüsü kurulmuş olup, Demokrat Parti Hükümetince 1954 yılında tamamen kapatılmıştır.
Köy Enstitüleri, Fakir Baykurt, Talip Apaydın, Mahmut Makal, Mehmet Başaran, Dursun Akçam gibi yazar ve düşünürler yetiştirdi.
Eğitim Sen: “Köy Enstitüleri’nin İlerici, Demokrat ve Aydınlanmacı Geleneğine Sahip Çıkıyoruz”
Eğitim sen Çaycuma Temsilcisi İsmet Akyol, Köy Enstitülerinin 69. kuruluş yıldönümü kutladıklarını belirterek; “Köy Enstitüleri, bugün hurafelerle doldurulmaya çalışılan gerici eğitim anlayışına karşı aydınlanmacı eğitimi, ticarileştirilen/halkla bağı kopartılan eğitim anlayışına karşı da toplumcu eğitim anlayışını işaret eder. Eğitim Sen laik, demokratik, bilimsel, çağdaş eğitimden yana mücadelesinde Köy Enstitüleri’nin aydınlanmacı anlayışından güç almakta, onu sahiplenmektedir.” dedi.
Akyol şöyle dedi: “Köy Enstitüleri yalnızca öğretmen yetiştiren kuruluşlar olmayıp, bulunduğu çevreyi araştıran, geliştiren ve çevrenin kalkınmasını da üstlenmiş kurumlar olarak ortaya çıkmıştır. Köy Enstitüleri kırsal yörede toplumsal, ekonomik ve kültürel kalkınmayı sağlamak; bu alanda ilgili gerekli elemanları yetiştirmek için kurulan yapılar olmuştur. Bu dönemde köy çocukları eğitildikten sonra köylerine tarımda, işte, sanatta, zanaatta ve sağlık alanlarında öğretmen olarak geri gönderilmişlerdir. Köy Enstitülerindeki anlayış o dönemde "Eğitim, Üretim içindedir" şiarıdır. Hep beraber ülkeyi kalkındırmak için üretmek ve hayata birlikte bakmaktır.
Çok değişik ve çarpıcı bir girişim olan Köy Enstitüleri hareketi belki de dünyaya örnek bir projedir. Ne yazık ki önemi halen yeterince anlaşılamamıştır.
Köy Enstitüleri, Cumhuriyet tarihinin en cesur ve özgün atılımlarından biridir. Bugün dahi öğrencileri okutulmaktan kaçınılan dünya ve Türk edebiyatına ilişkin klasikler eğitimin temel kitapları olmuştur. Köy Enstitüleri’nin kapatılması bu anlamda aydınlanma sürecinin durdurulması anlamına gelmektedir.
Köy Enstitüleri onlarca yazar, sanatçı ve bilim insanı yetiştirdi. Mahmut Makal'dan Talip Apaydın'a, Fakir Baykurt'tan Mehmet Başaran'a…Hiçbir baskı, onların şiirlerini, romanlarını, öykülerini önleyemedi.
O döneme ülkemizin karşı karşıya bulunduğu zorlu koşullar ve uluslararası dinamiklerin ülkemiz üzerinde kurdukları psikolojik etkinin sonucu köy enstitülerin soğuk savaşa kurban edilip kısa sürede kapatılarak tarihin raflarına kaldırılmıştır. Bunu takip eden süreçte ülkenin aydınlık geleceğinin eğitim projesi önce yatılı öğretmen okullarına, sonra yatılı okula, sonra da normal lise eğitimine zamana yayılarak bertaraf edilmiştir.
Bugün öğretmen yetiştirmeden başlayarak eğitim sisteminin yaşadığı pek çok sorunun kaynağında Köy Enstitülerinin kapatılması yatmaktadır. Köy Enstitülerinin kapatılması ülkemizdeki aydınlanma sürecinin durdurulması ve demokratik işleyişin sekteye uğratılması anlamına gelmiş, genel anlamda da demokrasimizin derin bir yara alması sonucunu doğurmuştur. "Aydınlanma ocaklarının" tamamen kapatıldığı 1950’li yıllar ayni zamanda Türkiye gericiliğin, bağnazlığın safına siyasi iktidar eliyle geçtiği yıllar olmuştur. Enstitülerin kapatılması Türkiye’nin aydınlanma tarihinde gericiliğin zaferi olarak yerini almıştır.
Enstitü çıkışlı öğretmenlerin çoğu köylerde öğretmenlik yapsalar da, içlerinde polis takibinde yaşayanlar, evleri basılanlar, hapse atılıp, sürgüne gönderilenler, yedek subay olmayıp "çavuş" çıkarılanlar da oldu. Köy Enstitülüler, sürüldükçe bileylenip örgütlenmişler, önce dernek kurmuşlar, sonra da “Türkiye Öğretmenler Sendikası’nın (TÖS) kurulmasında, TÖS kapanınca TÖB-DER’in oluşumunda, TÖB-DER kapanınca bir başka örgütlenmede öncü olmuşlardır.
Eğitim Sen olarak Köy Enstitüsü çıkışlı öğretmenlerimizi sevgi ve saygıyla anarken, Köy Enstitüleri’nin ilerici, demokrat ve aydınlanmacı geleneğine sahip çıkmaya devam edeceğiz.” dedi

