Uzun bir hayat onunkisi… Yıllar yılı değil, yüzyıllar yüzyılı… Ne günler ne acılar yaşamış, neler görmüş geçirmiş, nelere şahit olmuş koca bir gövde, heybetli bir mazi… Evet, bahsettiğimiz taş ya da kaya değil bizim; belki koca Türkiye’de bile birkaç tane bulunan, çevremizde ise sadece bize ait Anıt Ağaç; eskilerin tabiriyle “Koca Meşe”! Şöyle bir düşünelim; uzmanlar, onun 500 yıllık ( yazıyla beş yüz) bir meşe ağacı olduğunu düşünüyor. Kim bilir, belki daha eski, daha köklüdür. Keşke ağzı dili olsa da bizi karşısına oturtsa da bir dede gibi, kır sakallarının hikmetinden bahsetse… Dile kolay, değil mi 500 yıl? Şöyle bir düşünelim bu koskoca 500 yılı! Acaba neler olmuş bu kadar sürede:
15. asır… Bizans İmparatorluğu’nun yıkılmasından yaklaşık 50 yıl sonra… Tahtta Beyazid’in gözü kara oğlu Yavuz Sultan Selim var. Onun sayesinde kutsal emanetler İstanbul’a taşınır. Sonra Kanuni… Avrupa’nın “Muhteşem” dediği Kanuni! Derken matbaanı icadı, Avrupa’nın ilerleyişi… Galileo’nun “Dünya yuvarlaktır.” dediği için idamla yargılandığı günler… Bizim tarih kitaplarından okuduğumuz bütün bu kişi ve olayları Anıt Ağaç gördü, yaşadı. Kim biliri, belki padişahların köylere gönderdiği kadıları önce o karşıladı. Onun gölgesi altında dinlendiler akıncılar.
Sonra Baklan Savaşları… Çanakkale, nasıl unutulur! Ya Kurtuluş Savaşı! Köylere seferberlik emrini getiren neferler, atlarını O’nun eteklerinden sürdüler belki. Veyisoğlu ve civar köylerden toplanan “geri dönmeyi düşünmeyenler” onu selamlayarak çarıklarıyla yürüdüler cephelerine. Kaç cenaze toprakla buluştu hemen dibinde, kaç gelin alayı geçti onun ufkundan… Kim bilir! O doğduğunda, tarihler 1400’lü yılları gösteriyordu; şimdi cep telefonumuza baktığımıza yıl 2013 !!!
Anıt Ağaç, bu haşmetli mazisinin itibarını yavaş da olsa görmeye başladı. Köy halkı tarafından 2010 yılında Kültür Bakanlığı’na bağlı Safranbolu Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’na yapılan başvuru sonucu “anıt ağaç” olarak koruma altına alınan Koca Meşe, 2011 yılında bir avlu içine alınarak korumaya alındı. 2012 yılı nisan ayında Gökçebey Orman İşletme Şefliği tarafından yapılan yaş ölçüm hesapları doğrultusunda tabelası dikildi; aynı yılın eylül ayında Gökçebey Kaymakamı Bülent Hamitoğlu’nun değerli katkıları sayesinde merdiveni yapıldı. Bundan sonra bir durgunluk dönemi belirdi. Bu sürede köyün önde gelen kişileri tarafından çevresi temizlenmeye çalışıldı. Ancak gene Kaymakam Bülent Hamitoğlu’nun samimi gayretleri ile, Fidanlık Müdürlüğü’nün görevlendirdiği bir ekip; peyzaj çalışmalarını tamamladı, ağacın yanına 8 kişilik bir tahta masa yerleştirildi. Bütün bunların neticesi olarak, Anıt Ağaç, haklı asalet ve saffetine kavuşmuş oldu.
Ne dersiniz; en azından bundan sonra yetişen nesil, sahip olduğu tabii mirasın kıymetini bilir. Bilir ki onlar da kendilerinden sonrakilere bir şeyler bırakabilir. Her ne kadar kendi içimizde dahi Anıt Ağaç’ın düşmanları olsa da …
Mehmet Yılmaz
tefen67





