Ölümünün üzerinden 67 yıl geçtikten sonra tesadüf denilebilecek bir durum sonucu, 3.Temmuz 1946 tarihinde daha 24 yaşındayken toprağa verdiğimiz Şair Muzaffer Tayip Uslu’nun ailesi hakkında şimdiye kadar bilinmeyen yeni bilgilere ulaştık.
2012 Eylül ayı başlarında yerel gazetelere yazdığım “Şiirin Sesi-Yazının Gücü” başlıklı yazıyı, 8.01.2013 tarihinde bir tesadüfle okuyan Tansev (Uslu) Hanım’ın, “Ben Muzaffer Tayyip’in yeğeniyim” diyerek, “teşekkür etmek” amacıyla gönderdiğie-mail sonucu, Uslu ailesinin Muzaffer dışında bir bireyi ile yazışma yoluyla da olsa tanışmış oldum.
* * *
Muzaffer Tayyip Zonguldak’a, babasının bir kömür şirketinde iş bulması sonucu 17-18 yaşlarında gelir. M.Çelikel Lisesi 2. sınıfına kaydolur. Şair Rüştü Onur ile bu okulda tanışır. Rüştü, Muzaffer’den iki yaş büyüktür.1941-42 yıllarında Edebiyat öğretmenleri Behçet Necatigil’dir ve aralarında güzel bir şiir ve edebiyat ortamı oluştururlar. İ.Behçet Kalaycı da bir yıl kadar M.Çelikel Lisesi’nde onlarla arkadaşlık edecektir. Rüştü ve Muzaffer’in sacayağı ise onlardan epeyce büyük olan Kemal Uluser’dir.
Bu güne kadar yayınlanan birçok antolojide “Zonguldaklı şairler”den biri olarak yer alan Şair Muzaffer Tayyip Uslu’nun (diğeri Rüştü Onur) ailesi hakkında, “babasının emekli emniyet komiseri olmasının dışında” herhangi bir bilgi yoktu. Sadece, “Arkadaşlık” şiirinden “Üsküdarlı Şükriye Hanım’ın ortanca oğlu” olduğu ve dolayısıyle büyük ve küçük iki kardeşinin daha bulunduğu, “Mersin” şiirinden de “Beş yaşında Mersin’den ayrıldıkları” biliniyordu.
* * *
Ancak bir e-mail ile gelen “67 yıllık merhaba” Muzaffer ve ailesi hakkında önümüzde yeni bir kapı açıyordu.
“Merhaba
Şiirin Sesi - Yazının Gücü isimli yazınızı bugün okuma fırsatını buldum. Etkilendim ve teşekkür etmek için yazıyorum.
Ben Muzaffer Tayyip 'in yeğeniyim. Muzaffer Tayyip ile ilgili ailesinden hiç bahsetmiyor kaynaklar. Ancak halen hayatta olan 3 yaş büyük ağabeyi ve kendinden 3 yaş küçük olan ve 14 yıl önce vefat eden erkek kardeşinin de 2 çocuğu bulunuyor. Ben vefat eden küçük kardeşinin kızıyım.
Tekrar teşekkür etmek ve halen hayatta olup onun ailesi olmaktan gurur duyan bizlerin var olduğunu belirtmek istedim. Saygılarımla.”
Beni çok sevindiren ve çok önemsediğim bu iletiye bir-iki gün düşündükten sonra verdiğim yanıtta, Şair Muzaffar Tayyip için Zonguldak’ta yapılan çalışmaları anlattım; ZOKEV’in “Muzaffer Tayip Uslu” adına 2000 yılında ulusal düzeyde bir şiir yarışması düzenlediğini, sonuçları ve ödülleri 2002’de bir törenle verdiğini ve seçici kurulun belirlediği bazı şiirlerin “Muzaffer Uslu’ya Armağan” adıyla bir kitapçıkta toplandığını; ayrıca yazdığım “Kömürde Açan Çiçek” adlı kitapta Muzaffer Tayyip’in iki bölüm halinde yer aldığını, “Kömür Kokan Şiirler” adlı seçkide ise bir şiirine yer verdiğimi, BEÜ öğrencilerinin edebiyat kulüplerinin adını “Şair Muzaffer Tayyip Edebiyat Kulübü” olarak adlandırdıklarını anlattım.
Tansev Hanım, ikinci e-mailinde “..amcamdan geriye kalan bir şiir kitabı olduğunu ve şair olduğunu biliyorduk ama bu kadar tanınırlığından, sahiplenildiğinden haberimiz yoktu, babamın da yoktu, çünkü bir daha Zonguldak'a hiç gitmemiş..”diyerek ailesi hakkında daha ayrıntılı bilgi verir.
Bir süre sonra telefon ile görüştüğümüz Tansev Hanım; Muzaffer Tayip Uslu’nun, verem hastası olduğu halde maddi-manevi büyük özverilerle, 1945 yılı başlarında Zonguldak’ta yayımladığı “ŞİMDİLİK” adlı şiir kitabının, Yapı Kredi Bankası yayınlarınca bu Mart ayı başlarında yeniden basılacağını bilgisini verdi ve Amcasının yaşadığı Zonguldak’ı da ilk fırsatta görmek istediğini belirtti.
* * *
Zonguldak’ta 1940’larda daha lise öğrencisiykengazeteciliğe başlayan Muzaffer Soysal(1923-1993) adaşının ölümünden sonra yazdığı yazıda“Ölünceye kadar sadece birkaç meraklının ismini bildiği Muzaffer ölümünden sonra hem mektebi, hem arkadaşları, hem de son senelerini geçirdiği Zonguldak için gurur duyulacak isimlerden biri oldu” diyor. Yeditepe Yayınları için 1956’da Muzaffer Tayyip kitabını hazırlayan Necati Cumalı ise “Muzaffer Tayyip gibi bir şair için ne yapsak azdır” demektedir. Şair Ataol Behramoğlu da kentimiz için “Şairler Kenti Zonguldak” nitelemesi yapmıştı.
Geçtiğimiz yıl BEÜ’den Değerli Yücel Namal’ın önerisiyle “Şiire Mükellef Şair Muzaffer Tayyip” adıyla uzunca bir inceleme yazısı hazırlamıştım. Tansev Hanım’dan aldığımız yeni bilgileri de daha sonra eklemiştim. “Şiirin sesi-Yazının gücü” başlıklı yazı da bu yazının çok küçük bir özet görüntüsü gibiydi.
* * *.
Muzaffer Tayyip, Zonguldak için gerçekten gururla anılacak, adına etkinlikler düzenlenecek bir şair olarak görülmeli, diye düşünüyorum.. M. Çelikel Lisesi mezunu Muzaffer Tayyip’in ömrünün yarısını yaşadığı, öldüğü ve mezarının bulunduğu, “Bizi şair yaptı” dediği şehir, Zonguldak’tır.
Zonguldak yetiştirdiği çocuklarına sahip çıkacaksa; Valilik, Belediye, Üniversite, Kültür Müdürlüğü, Zokev, ADD, BEÜ Şair Muzaffer Tayyip Uslu Edebiyat Kulübü ve diğer kültür kurum ve kuruluşları bir araya gelebilir. Öncelikle Muzaffer Tayip Uslu’nun bir büstünün yaptırılması düşülmelidir. Hatta Rüştü Onur ile ikisinin birlikte olması daha anlamlı olacaktır. Nereye mi konulmalı: Kordonboyuna. Hatta balıkçı lokantalarının ilerisinde, gezi yolunun denize bakan banklardan birinin yerine de konulabilir. Biliyoruz ki Muzaffer ve Rüştü 1940’lı yıllarda, iskele çevresinde kendilerine kitap, dergi ve gazeteleri getirecek vapuru beklerlerdi. Ayrıca bir sokağa adı da verilmelidir. Eğer birbirini kesen iki sokak olursa birine “Şair Muzaffer Tayyip Sokak”, diğerine “Şair Rüştü Onur Sokak” adları verilirse çok anlamlı olacağını da belirtmek isterim.
Yukarıda belirtilen kurum ve kuruluşların oluşturacağı bir komite, her yıl düzenli “Şair Muzaffer Tayyip Uslu Anması” adıyla etkinlikler düzenleyebilir. Bu etkinliklerde şiir ve müzik dinletileri, ulusal düzeyde genç şairlere açık “Şiir Yarışması” veya her yıl “Genç Şairler Şiir Forumu” düzenlenebilir. Zonguldak’ın sadece kömür kokulu değil, aynı zamanda şiir kokulu bir kent de olduğunu gösterebiliriz, diye düşünmekteyim.
Hamit Kalyoncu