Gökçebey İlçe Devlet Hastanesi’nde 3 yıldır görev yapan Uzm. Dr. Fatih Akca’nın Zonguldak Uzunmehmet Göğüs Hastalıkları Hastanesi (Amele Birliği Hastanesi) başhekimi olarak atanması nedeniyle veda yemeği düzenlendi.
2009 yılından bu yana Gökçebey İlçe Devlet Hastanesi Başhekim olarak çalışan Uzm. Dr.Fatih AKCA’nın Zonguldak Uzunmehmet Göğüs Hastalıkları Hastanesi (Amele Birliği Hastanesi) başhekimi olarak atanması nedeniyle Gökçebey İlçe Devlet Hastanesi tarafından düzenlenen veda yemeği Devrek Çınar Otel’de verildi.
AKCA; BU HASTANENİN BİR HİKAYESİ VAR
Gökçebey İlçe Devlet Hastanesi’nden, Zonguldak Uzunmehmet Göğüs Hastalıkları Hastanesi (Amele Birliği Hastanesi) başhekimi olarak atanan Uzm.Dr.Fatih AKCA,” Bu hastanenin bir hikayesi var” diyerek sözlerine şöyle devam etti. “Bizler veda düzenlerdik. Önce ben başlardım söze, sonra devam ederdi ve arkadaşlar ayrılırdı aramızdan. Ama bugün benim için konuşmak çok zor…
Gökçebey İlçe Hastanesine başhekim olarak atandığım gün, bir ben vardım hekim olarak, bir Zeynep vardı ve bir de diş hekimimiz Deste Akyol vardı. Üç hekim kalmıştık o gün. Ve o gün poliklinikten akşamüstü saat 19.00’da çıktım. 180’den fazla hastaya baktım. Başhekim idim, hasta bakma zorunluluğum yoktu. Düşündüğüm bir şey vardı: Ben bu ilçenin uzman hekimiyim, ben bu insanlara bakmazsam bunlar ne olacak? Onu düşündüm hep. Başhekim olarak, başhekimlik makamına sabah 07.30’da Zonguldak’tan yola çıkardım. En geç 08.15’te hastaneye gelirdim. 08.30’da polikliniğe başlardım, kaçta çıkardım Allah bilir… Saat yoktu... Ve aynı zamanında başhekimim. Mesai mefhumu gütmedik, biz bu memleketin çocuğuyduk; bize bu memlekette, kendi insanımıza hizmet etme şansı verildi. Bunun için ve bilincinde olarak bu memleketin topraklarında doğmuş ve büyümüş bir genç hekim olarak, bu insanların sağılığı için elimizden ne geliyorsa sonuna kadar yapmaya çalıştık. Zorlandık mı? Evet zorlandık... Çok zorlandık hem de. Bu tempo yaklaşık 2,5 sene devam etti. Hafta sonralarında da geldik. Gece hastalar fenalaştığında Zonguldak’tan kalkıp da geldim. Ama bu yolda yürürken çalışma arkadaşlarım, hastane müdürüm Şaban Karabostan, başhemşire Mehtap Ekeroğlu, klinik sorumlu hemşiresi Melek Kazak, acil servis sorumlu hemşiresi Özlem ve daha öncesi de var. Hemşiresinden hizmetlisine, memuruna, satın almasına, döner sermayesine, hizmet alımı ile çalıştırdığımız tüm personele kadar bana inandıkları için ve benim ideallerime, benimle nefeslerinin sonuna kadar, nefesleri kesilinceye kadar, hiçbir şekilde nereye gidiyoruz demeden yürüdükleri için teşekkür az gelir… Milyonlarca kez teşekkür etsem azdır sizin için.
Biz bir aileydik, biz her şeydik. Biz kardeştik. Biz ağabeydik. Herkese kanaat gerdik. Herkese kucak aştık. Ve herkes biz yolda yürürken bu inanca ve ideallere ve bu yollara baş koymuş adam olarak, dediğim gibi, nefesleri kesilinceye kadar benimle koştular. Herkes koştu. Çocuğumla beraber büyüttük bu hastaneyi. Eşim ve çocuğuma ayırmadığım vakti, onlardan çalarak yürüdük bu yollarda. Ve bu yolda yürürken küçük serzenişler duysam da, öncelikli olarak zamanlarını çaldığım sevgili eşim ve küçük Ada’ya belki bir özür borçluyum ama onlar da anladılar beni. Bir ideal vardı , bir amaç vardı ve yürünmesi gerekiyordu, gerekirse koşulması gerekiyordu. Ve ben koşarken hiçbir zaman nereye koşuyorsun demeyen sevgili eşime de milyonlarca kez teşekkür ediyorum. Evet, çocuğumla beraber büyüttük bu hastaneyi. Bu hastanenin bir hikayesi var. Ve o kadar derin ki , burada söyleyemediğim içimde o kadar çok şey var ki..
Entegre bir hastane alıyorsunuz, içinde bir çok şey yok, bir tabelası var. Hastane...
Dedim ki, meslek kardeşim burada, biz çok paylaşırdık, çünkü bir tek biz kalmıştık o gün. Dedim ki “ben bu hastaneye sığmam hocam, burası bana dar gelir. Bir gün bu hastane öyle bir hastane olacak ki, Zonguldak’ta verilen sağlık hizmeti alımında ve donanımında yeri olacak. Bu hastaneyi kimse bilmiyor. Bu hastanenin adını herkes öğrenecek”. Ve yola koyulduk. Çalışma arkadaşlarıma dedim ki, “asla ve asla yüzünüz düşmesin, ben buradayım. Ve bu yolda hep beraber yürüyeceğiz. Düşersek hep beraber düşeceğiz. Ama kalkarsak hep beraber kalkacağız.” Bana inanan ve benimle bu yolda yürüyen tüm arkadaşlarıma, tüm kardeşlerime ve tüm sevdiklerime tekrar teşekkür ediyorum.
Çok zor konuşmak... Çünkü bir şey büyütüyorsunuz ve yapacağımız o kadar çok şey var… 1 Kasımda sizi Zonguldak’a çağırıyorlar, diyorsunuz ki “gelemem, burada işim var. Buradaki işlerimi halletmeden gelemem.” İşlerimi bitirip apar topar gittim o gün. Dediler ki bana, “biz seni değerlendirmek istiyoruz.” Ve ben de “Gökçebey benim çocuğum gibidir. Ama siz nasıl uygun görürseniz, görev verdiğiniz her yerde ben elimden geleni yaparım” dedim.
Ve o gün geldi çattı.. Dediler ki, Zonguldak Uzun Mehmet Göğüs ve Meslek Hastalıkları Hastanesine başhekim olarak gidiyorsunuz.” Tamam dedim. Ben görev adamıyım, giderim ama gönlüm Gökçebey’de kalır. Ve bir akşam düşündüm, Düşündüm, gönlüm halen sizinle. Gönlüm halen sizlerle. Kalbim sizinle atıyor. Ve bir şey paylaştım facebookta yazdım…
Beni seven sayan tüm insanlara, hiçbir unvan gözetmeyen Hasan amcaya, belki Zeynep teyzeye belki Ahmet amcaya… Onlar benim canlarım... Başhekimliğe geldiklerinde “biz sana muayene olacağız.” Ben de derdim ki: Ben sizi burada nasıl muayene edeyim.
Olsun! Biz sana inandık. Biz sana güvendik, sen bizim doktorumuzsun, sen bizim evladımızsın, sen bizden birisisin, sen bu kapıdan kimseyi çevirmedin, beni de çevirmezsin. O gece çok zordu benim için. Yeni bir başlangıç yapacaktık Bakanlık böyle uygun gördü. Biz görev adamıydık. Ve bir bayrak aldığımızda o bayrağı almayız demedik. Bize orada ihtiyaç varsa evet dedik. Emriniz olur elimizden geleni yaparız. Ve o gece saat 00.49 3 Kasımda dedim ki herhalde ben bir şeyler yazacağım. O kadar doldum ki gözlerimden yaş aktı.
“Elveda Gökçebey!...
Elveda güzel insanlar!..
Elveda gülen yüzler!..
Ben ayrıldım diye sakin düşmesin yüzünüz..
Ben sizi Allah’a emanet ettim.
Ayrılmış olsam da hep sizinle atacak kalbim ve dün nasıl yanınızda olduysam bugün de yarın da yanınızda olacağım..
Ben sizi nasıl sevdiysem, saydıysam sizin de beni nasıl sevdiğinizi ve saydığınızı asla unutmayacağım. Hakkınızı helal edin...” diye yazmıştım.
Çok da uzatmak istemiyorum ama bu görev yaptığım dönem içinde bize katkılarını hiçbir zaman esirgemeyen sevgili Kaymakamım Bülent Hamitoğlu, sevgili kardeşim Bülent Hamitoğlu -babasının rahatsızlığı nedeniyle şu an aramızda yok, Allah acil şifalar versin- Belediye Başkanı Zeki Kılınçarslan, elinden geleni yapmaya çalıştığını biliyorum arada ayrılıklara düşsek de isteklerimizde bizi kırmadığın için teşekkür ediyorum. Bu arada Başkanım Gökçebey İlçe Devlet Hastanesini su tarifesi diye bir şey vardı, müdürüm size hatırlatsın. Kasım ayında hatırlatınız demiştiniz. Genç adam, yaşlanmayan adam Fazıl Hocam, 20 yıl önceden hatırlıyorum…
Benimle beraber olan herkese çok teşekkür ediyorum. Görevim sürecinde bizlere yardımcı olan Milletvekilimiz Özcan Ulupınar’a, Çanakcılar Ailesine ve özellikle Çanakcılar Seramik A.Ş yönetim Kurulu Başkanı Hakan Çanakcı’ya, teşekkür ediyorum.
Kalbim hep sizinle atacak, sizin heyecanınızı ben de yaşayacağım. Ve ben elimden gelen her şeyi bir Gökçebey sevdalısı olarak yapmaya hazırım. Ve Gökçebey’deki yönetici sivil toplum örgütleri, siyasi partilerin ilçe temsilcileri, Gökçebey için ayrılık değil , Gökçebey için birlik olma zamanıdır. Ve Gökçebey hastanesi için, çözüm için , küskünlükleri, ayrılıkları bir kenara bırakıp, Gökçebey için bir şey yapma zamanıdır bu zaman.
Zaman ayrılık zamanı değildir.
Zaman Gökçebey’in sorunlarını, Gökçebey halkı için ve hak ettikleri için Gökçebey’i yaşatma zamanıdır.
Zaman birlik zamanıdır…
Zaman asla ve asla ayrılık için doğru bir zaman değildir.
Çok sağ olun. Hakkınızı helal edin.”dedi
Göreve yeni atanan Gökçebey ilçe hastanesi Başhekim Dr. Satı Sena Yıldız, Gökçebey’deki sağlık çalışanları adına Uzm. Dr. Fatih Akca’ya hediye verdi. Hastane Müdürü Şaban Karabostan’da Dr. Fatih Akca’ya plaket vererek, görevinde başarılar diledi.
Düzenlenen yemeğe; İlçe hastanesi personeli ve çok sayıda davetli katıldı.




