Cumhuriyet Halk Partisi'nde (CHP) yapılan son kurultay, muhaliflerin umudunu yeniden yeşertti. Baykal döneminde partiden uzak tutulan güçlü isimlerin Parti Meclisi'ne girmesiyle parti içi demokrasi işlemesi adına önemli bir sürecin başlayacağını söyleyen CHP'li deneyimli siyasetçi Şerafettin Turpçu, Halkın Sesi Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Cevdet Akgün'ün sorularını yanıtladı.
Cevdet AKGÜN: Sayın Turpçu, aktif siyasetten uzun zamandır uzak olmanıza rağmen sürekli yerel medyada gündeme geliyorsunuz. Röportaja başlamadan önce şunu merak ediyorum; Zonguldak CHP örgütünde muhalefetle birlikte mücadele ettiniz ama olmadı. Size göre CHP Zonguldak örgütlerinde yaşanan sorun neydi?
Şerafettin TURPÇU: - Açıkçası benim gündeme gelmek gibi bir çabam yok. Ama ülkede ve yaşadığımız şehirde bunca olumsuzluk varken seyirci kalmak da bize yakışmaz. Her ne kadar aktif siyasetin içerisinde olmasam da 18 yaşından beri yaklaşık 40 yıldır CHP'de siyaset yapan birisi olarak örgütün içerisindeyim. Geçmişte verdiğimiz mücadele ve bugün ülkenin içinde bulunduğu sorunlar nedeniyle CHP'nin Zonguldak'ta en iyi şekilde yönetilmesini istiyorum. Biz inandığımız insanları destekledik. Ama maalesef olmadı. Şimdi mevcut yönetimlerin başarılı olmasını istiyoruz. Ancak ne yazık ki, CHP kültürüne ve siyaset etiğine yakışmayan şeyler oluyor. Bunu CHP'ye gönül veren hiçbir yurttaş hazmedemez.
Sorunun kaynağı ne? Sözlerinizden anladığımız Haberal ailesini kastediyorsunuz. Tek sorun Haberallar mı?
- Tabi ki tek sorun Haberal ailesinin partiye müdahalesi değil. Öncelikle üye yapısı ve parti içi demokrasiyi güçlendirmeliydik. Ama olmadı. İlçe Başkanlığı seçimlerinde bazı bölgelerde sandık kurulmadı, bazılarında ise listeler kısa süreli askıda kaldı. Üyelerimiz demokratik bir tercih kullanamadı. Yaşanan sürece rağmen CHP geçmişle yüzleşmeliydi. Ne yazık ki bu da olmadı. Burada isim vermek istemiyorum. Ama değişik güçlerin müdahalesi partiye yara verdi. Halbu ki, CHP'nin güçlü olması partiye müdahale eden bu güçlerin de elini güçlendirecekti. Parti dışı güçler, bunu bile hesap edemediler. Sayın Mehmet Haberal adına hareket ettiklerini söyleyenleredir sözlerim. Bugünkü yönetim Mehmet Haberal'ın haklılığını Zonguldak ve Türk kamuoyuna yeterince anlatamamıştır. Bu yönetimle bu kadar olur. Haberal adına Zonguldak'ta siyaset yapanlar, aslında Haberal Hoca'nın saygınlığına zarar verdiklerinin farkında değiller. Mevcut yönetim, ne yazık ki bu kişilerin yörüngesinde siyaset yapıyor. Haberal, Türk ve Dünya tıp literatürüne adını altın harflerle yazdırmış bir bilim insanı. Haberal'a bana göre kişisel hırs ve intikam duygularıyla verilen ceza aslında sadece ona değil, ondan medet uman yüzlerce hastasına ve öğrencisine verilmiştir.
Haberal'ın haklılığını savunmak adına CHP Zonguldak örgütüne büyük sorumluluk düşüyor.
Silivri konusunu sadece Haberal olarak değerlendiremeyiz. Bu Türkiye'nin aydınlarının top yekün cezalandırılmasıdır. Gözdağı verilmesidir. Cumhuriyet'in kurucularıyla karşıtlarının bir hesaplaşma alanıdır.
Son kurultayda “değişim” ana temaydı. Sizce de öyle mi? CHP'de ne değişti?
- Bu kurultay sola dönüş anlamında CHP için son derece önemli bir kurultaydı. Kurultayda Zonguldak derinden etkilendi! Murat Karayalçın, Fikri Sağlar, Ercan Karakaş, Burhan Şenatalar gibi isimlerin Parti Meclisi'ne girmesi bu anlamda önemli bir sinyaldi. CHP'nin Sayın Deniz Baykal dönemini çok iyi değerlendirmesi gerekiyor. Baykal dönemindeki en büyük sorun parti içi demokrasinin işlemeyişiydi. Dolayısıyla, Kılıçdaroğlu'nun Genel Başkan olmasıyla büyük heyecana kapıldık. Çünkü, Türkiye'de kötü giden şeylerin değişmesi için CHP'nin güçlenmesi gerekiyor. CHP'nin oylarının sağdan devşirme siyasetçilerle artamayacağını hep birlikte gördük. Her şey güçlü bir örgüt yapısından geçiyor. Bu kongreden benim aldığım mesaj: Sola çark marş!”
Bugün kamuoyunun merak ettiği her soruyu sormak istiyorum. Sayın Ali İhsan Köktürk'le aranızda gizliden gizliye siyasi bir çekişme var. En azından toplumdaki algı bu. Sorun ikinizin de Çaycumalı oluşu mu?
- Bu işin Çaycumalılıkla bir ilgisi yok. Sizler benim sosyal demokrasinin içerisindeki mücadelemi hatırlarsınız, benim farklılığımı göreceksiniz. Ben siyasi yaşamımda hiçbir dönemde genel başkanların ağzına bakıp iki dudağının arasından çıkan sözlerle Belediye Başkanı ya da Milletvekili olmadım. Birileri ise o yolda yürümüştür. Biz Sayın Ali İhsan Köktürk ile siyasi olarak hiç karşı karşıya gelmedik. Ancak, Zonguldak örgüt seçimlerinde Sayın Köktürk, bir çok çevrelerle bir araya geldi. Bu birliktelik bana göre parti için değil kişisel siyasi beklentileri içindi. Önemli olan kişilerin bir yelere gelmesi değil. CHP'nin iktidar olmasıdır. AKP'nin içeride ve dışarıda Türkiye'yi bu kadar zora soktuğu bir dönemde, kişisel hesaplar üzerine politika yapılıyorsa, milletvekili ya da Belediye Başkanı olmak için küçük hesaplar yapılıyorsa, siyasetçi olmanın önemi yok. Sırf bir yerlere gelmek için siyaset yapan her kim varsa yazıklar olsun. Ben hiçbir dönem böyle bir yöntem uygulamadım.”
Siyasi kimliğiniz, SHP'den gelişiniz hep eleştirildi. Politikada bundan sonraki hedefleriniz ne?
- Politikanın içerisinde 40 yıldır varım. Kendimi inanmış bir solcu-sosyal demokrat olarak görüyorum. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da CHP'nin iktidar olması için sade bir üye bile olsam mücadele edeceğim. Türkiye'de yaşanan bunca adaletsizlik karşısında bütün yurtseverlerin aynı çatı altında buluşarak mücadele etmesi kaçınılmaz olmuştur. Ayrıca benimle ilgili eleştirilere verilecek tek cevabım var. Benim hiçbir zaman ille de bir şey olmak gibi bir ihtirasım olmadı. Elbette partimin iktidar olması yolunda bize de bu şehirde söz hakkı verilirse söyleyecek sözümüz var. Her Zonguldaklı vatandaş gibi kentin bugünkü durumunu ben de içime sindiremiyorum. Bu mücadelede bana verilecek her role hazırım. Er kötü ihtimalle bir seçmen olarak mücadelemiz sürecek”
Bir de Kürt meselesi ile ilintilendirilen bin SHP'de siyaset yapmış olmanız konusu var. Bu eleştirileri nasıl yorumluyorsunuz?
- Bu sorudan önce şunu vurgulamam gerekir. Bizim yol ayrılığımızın nedeni parti içi demokrasinin olmayışıydı. Bu yüzden CHP'den önemli kopmalar oldu. Sol kültürde birilerine biat yoktur. Biz de etmedik zaten. Bence herkes dersini almıştır. Baykal'la yol ayrılığına girmemizin nedeni de parti içi demokrasinin olmayışıdır. Keşke biz haksız çıksaydık. CHP'yi o pozisyonda tutanların düştüğü durum bugün ortada. İşte bunun için Kemal Bey, hem CHP için hem Türkiye için bir şanstır.
Kürt meselesi yıllardır Türkiye'nin kanayan yarasıdır. Sayın Cevdet Akgün, PKK'nın açık terörle buluştuğu tarih 1984. Bizlerin de içerisinde bulunduğu SHP, 1989 yılında Kürt raporunu kamuoyuna sundu. Bu raporun yayımlanmasıyla büyük demokrat ve değerli bilim adamı SHP Genel Başkanı rahmetli Erdal İnönü ve bizler kamuoyunda adeta linç edildik. Halbuki o yıllarda bu kadar şehit vermemiştik. Bugün Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın baş tacı ettiği Leyla Zanalar yüzünden başımıza gelmedik şey kalmamıştı. Leyla Zanalarla görüşmek için 30 bin insanımızın ölmesi mi gerekiyordu? Aradan geçen 30 yılın üzerine maalesef o raporun üzerine hiçbir şey konulmadı. Kurultayımız, Ercan Karakaş, Murat Karayalçın, Fikri Sağlar ve Burhan Şenatalar'ı Parti Meclisi'ne açık ara taşıyarak en iyi cevabı vermiş, bu eleştirileri tuzla buz etmiştir. Yiğitçe ve yurtseverce aldığımız tavırdan dolayı bizi eleştirenlere sormak isterim: Bugün dökülen kandan mutlu mu oluyorlar?”
CHP'de muhalefet hep eleştirilmiştir… Siz parti içi muhalefete nasıl bakıyorsunuz?
- Zaten tüm mesele bu. Bence CHP'de parti içi muhalefet, farklı düşünceler hep olmalı. Bu partiyi diri ve güçlü tutar. Yeni politikalar üretmek için son derece önemli. Geçmişte kanatlarımızı kırdılar. CHP bir ideoloji partisidir. Bugün geçmişte kırılan kanatlar yeniden oluşuyor. Partinin iktidara uçabilmesi için bu desteklenmeli.
Peki bugün CHP'de mücadele eden birisi olarak, 2004 yerel seçimlerinde CHP adayının karşısına SHP'den aday oldunuz. Ve aldığınız oylar nedeniyle CHP Zonguldak Belediye Başkanlığını AKP'ye kaptırdı. Bu da solda büyük eleştiri aldı. Bunu nasıl açıklıyorsunuz. Hiç pişmanlık duydunuz mu?
- Evet 2004 yerel seçimlerinde CHP'nin karşısındaydık. Ama neden karşısında olduğumuzu herkes biliyordu. Bu eleştiri zaman zaman bana da yapıldı. Ama kim haklı kim değil bunu kamuoyunun takdirine bırakıyorum. Ayrıca seçildi de ne oldu? O gün İsmail Eşref seçilmiş olsaydı sizce 2009'da CHP yeniden Zonguldak Belediye Başkanlığını kazanabilir miydi? Ben o gün de iddialıydım bugün de iddialı konuşuyorum. Seçilseydim Zonguldak'ın kaderini değiştirirdim.
Basında sizinle ilgili çıkan eleştiriyi nasıl yorumladınız?
- Son yapılan CHP kurultayında aldıkları ağır mağlubiyetin hırçınlığıyla yerel gazetelere hakkımızda yazdırılanlar son derece yakışıksız ve cahilce… Bu sözün üzerine yorum yapmak istemem.
Kaynak: Cevdet Akgün/HalkınSesi
