Zonguldak Tarihinden
Zonguldak, balolar ve danslı müzikli eğlence günleriyle tanışan ilk şehir olma özelliğini taşır. Zonguldak ve çevresindeki Hıristiyan halk ve yabancı uyruklulara bağlı ve tabi ki kömür bunun nedeni…
Zonguldak’ta yaşayan Hıristiyanlar, kendi kültürlerine göre madencilerin koruyucusu olarak kabul edilen Azize Santa Barbara anısına, müzikli ve danslı madenci bayramı “Santa Barbara Yortusu” yaparlar. Hıristiyanlarca madencilerin koruyucusu olarak bilinen St. Barbara anısına düzenlenen yortular, 1920’li yıllarda giderek Müslümanların da katıldığı, danslı toplantılar ve balolarla kutlanan bir “kömür bayramı” etkinliğine dönüşür.
Kim bu Azize, nerede yaşamış?
Azize Barbara, komşu kızı sayılır. Bizim Bithynia toprakları içindeki Nikomedia’da yaşamış. Hıristiyanlığın ilk yayılma dönemlerinde Roma'nın çok önemli bir kenti olur Nikomedia. Nikomedianın; Roma, İskenderiye, Bağdat ile birlikte dünyanın dördüncü büyük yerleşim yeri olması, İstanbul'dan önce bir süre Roma İmparatorluğunun da merkezi işlevini üstlenmesini sağlamış. İzmit'in bir diğer önemi dinler tarihi açısından. Bu bölgede ilk Hıristiyanlara büyük işkenceler yapılmış, bu dönemde ölenler kilisenin azize ve azizlerinin önemli bir bölümünü oluşturmuşlar. Hıristiyanlık dini, inanç tarihini büyük ölçüde bu dönemin üzerine kurmuş. Bu yönden Nikomedia en az Efes kadar Hıristiyanlık tarihinin temel kentlerinden… 303 yılında Romalıların Hıristiyan katliam fermanı burada da uygulanmaya başlanmış ve binlerce Hıristiyan tiyatro ve sirklerde vahşi hayvanların önüne atılmış. Fay hattı üzerindeki Nikomedia’da doğan Santa Barbara, bu tarihin en önemli isimlerinden birisi... Günümüzde ismini dünya üzerinde çok sayıda kentte, kilisede ve garip bir tesadüf olarak Kaliforniya’da Santa Barbara fay hattında sürdürüyor.
Ayrı bir tesadüf de, Anadolu’nun yegâne kömür havzasının Nikomedia’nın sınır komşusu Heraklea Pontika topraklarında olması…
Nedir bu Santa Barbara Yortusu?
Aralık ayının ilk haftasında yapılan, madenci etkinliklerine adını veren Santa Barbara Yortusunun kaynağı şöyle anlatılır: Vali olan babası (Dioscorius), Hıristiyan olduğu için kızını karanlık bir kuleye kapatır. Zor günler yaşayan St. Barbara, orda karanlıklar içinde ölür. O zamandan bu yana karanlıkta kalanların, yolunu şaşıranların ve madencilik gibi zor mesleklerde çalışanların koruyucu meleği ilan edilerek onurlandırılır.
Karanlıkta kalanların, yolunu şaşıranların ve zor koşullarda çalışanların, koruyucusu Azize St. Barbara bir Bithynialı…
Bithynia’da, Azize St. Barbara’nı yaşadığı yer İzmit… Dünyadaki tüm maden emekçilerin kaynaşma ve dayanışma gününün bayramlaştığı yer de adını aynı toprakların altında gizli madenden alan Zonguldak…
Cumhuriyet’ten sonra da Santa Barbara kutlamaları, Zonguldak eşrafından Türklerin ve her milletten maden mühendislerinin ve madencilerin katılımıyla devam eder. Aralık ayının ilk haftası Maden Mühendisleri Cemiyetinin etkinlikleri dönemin romanlarına konu olur.
‘Kıskanmak’ adlı romanında Nahit Sırrı Örik, 1930’lu yıllarda düzenlenen bir baloyu şöyle anlatır: “Bu baloların hazırlıkları en az bir ay önce başlayarak olup bittikten sonra da daha bir ay bahisleri sürmek adetti. Bu sefer de birçok kadınlar tuvaletlerini yaptırmak için mahsus İstanbul’a gitmişler, geçen balolara koyu renk kostümlerle gelen bazı erkekler ilk defa olarak ve tabii yine İstanbul’da smokin, hatta frak yapmışlardı. Kasabaya hassaten bir orkestra ile bir kadın berberi getirilmiş, beyaz kravatın frakla mı, smokinle mi bağlanacağı ve beyaz yeleğin smokinle de giyilmesi caiz olup olmayacağı hakkında günlerce münakaşa ve istişareler edilmişti. Bununla beraber, yine koyu ve hatta açık renk elbiselerle gelen beyler, kundaktaki çocuklarını evde bırakmaya ancak razı olarak daha büyüklerini beraberlerinde getiren aileler olmuştu. Fransız şirketinin yeni mühendislerinden biri de sanki bir dağ gezintisine çıkıyormuş gibi açık renkte bir spor kostümü ve golf pantolonu ile gelmiş, bu kıyafetle boyuna dans da etmişti... Avrupa’da bir hayli sene kalmış olan Halit’le karısı ve kız kardeşi, balodakiler arasında en düzgün ve kibar kıyafetlilerden idiler...”
Cumhuriyetin kuruluşundan sonra ilk baloların Zonguldak’ta yapıldığını Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun ‘Ankara’ adlı romanından öğreniyoruz. Karaosmanoğlu: “Bu balolar birer devrimdi. Çünkü iki ayrı cinsin özgürce arkadaşlık etmeleri ve yabancı bir ortamda bulunmaları yasağı deliniyordu ” diyor romanında…
Mümtaz Faik Fenik ise, 1945 yılında konuk olarak bulunduğu Zonguldak’ta katıldığı bir “Madenciler Balosu”nu şöyle anlatır: “...Madenciler yerin yedi kat dibine inmesini bildikleri kadar, yedi kat gökte de uçmasını biliyorlar. Madenciler Bayramı gecesindeki balo, hepsine teker teker kanat taktı. Onlar Halkevi salonlarında neşenin atomunu ezip, onda yeni bir enerji kaynağı daha buldular. Yedi kat yerin dibinden bize nur çıkaranların, her gün karaya baka baka alınları aklaşanların eğlence, yerden göğe kadar haklarıdır. Fakat Madenciler Balosunda onlarla beraber, biz misafirler de yerden göğe erdik...”
Putperest baba Dioscorus’un karanlığa katlanmak zorunda bıraktığı Barbara, ışığı göremeden ölür. 3. Yüzyılda karanlıklar ve acılar içinde, bir 4 Aralık günü;
Barbara, ölmeden önce;
“4 Aralık, madenleri karanlıktan aydınlığa çıkaranların günü,
Madencilere meslek dayanışması gerekir,
İyi planlamalı ve dikkat edilmeli!
MADENCİLERE GÜZEL YAŞAM ve eğlenmek de YARAŞIR”
Sözlerini karanlığa kazır...
St. Barbara, İzmit’te bir karanlık kuleye mi, yoksa Zonguldak’ta girişi sarmaşıkla gizli bir mağaraya mı kapatılır? Bilinmez. Bilinen şudur ki; Dünya Madenciler Günü, Romalıların “kutsal” diye tanımladığı bu bölgeden yayılır dünyaya… 4 Aralık madenleri karanlıktan aydınlığa çıkaran dünya madencilerinin, güzel yaşam için dayanışma günü…
Yazan:Ekrem Murat Zaman
Maden Müh.