Türkiye’nin bir dönemecin, köklü bir dönüşüm sürecinin eşiğinde olduğu bir tarihsel süreçte, bütün toplum kesimlerince büyük değer verilen bir genel seçim yaşadık. Üstünde çok konuşulacak bu seçimlerde Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) karşısında iktidar şansını kaybeden ve yine “Muhalefette” kalan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) yeniden fokurdamaya, kaynamaya başladı. Gerek CHP’nin kendi içinden, gerekse dışardan birçok kişi çok değişik analizler, değerlendirmeler yapıyor. Kimileri CHP’nin “Ağır yenilgi” aldığını söylerken –ki bunların arasında eski Genel Başkan Deniz Baykal ve çevresi başı çekiyor, kimileri de CHP’nin verili koşullarda “Büyük başarı” sağladığını söylüyor.
Bunların hangisine inanacağız?
Eski Genel Başkan Deniz Baykal’dan başlamak gerekirse; herhalde en “Ciddiye alınmayacak” kişi Baykal olmalıdır. CHP’yi yenilgiden yenilgiye sürükleyen Baykal’ın Parti Yönetimini eleştirmeden önce kendi durumunu bir kez daha gözden geçirmesi gerekmez mi? Antalya’daki yenilgiden Genel Merkez mi sorumlu, yoksa Baykal’ın bizzat kendisi mi?
CHP, son seçimlerde başarılı mıdır, başarısız mıdır? Bana göre, CHP’nin 12 Haziran seçimleri sonrasındaki başarı tablosu “Yetmez ama, evet” halidir. CHP, istediği oy oranına ulaşamamış ama başarı göstermiştir.
Bu noktada temel sorun şudur; seçim kampanyasında, Merkez’le taşra arasında olağanüstü bir uyumsuzluk yaşanmış, “Yeni”(!) CHP “Eski” örgütlerle seçim kampanyasını götürmeye çalışmıştır. CHP, kafasıyla gövdesi birbirini uymayan, kafası başka yana, gövdesi başka yana çeken bir mitolojik savaşçıdan farksız bir görüntü sergilemiştir.
TV’lerde CHP’ye yöneltilen eleştirilerin ne kadar kıymeti harbiyesi vardır? Önemli bir bölümü gerçeklikten uzak bu eleştirilerin ana ekseni dönüp dolaşıp “Pazarlama teknikleri” konusuna takılıp kalıyor. Sorunu, parti çalışması, parti örgütlenmesi dışında ele alan, siyasi partileri “Pazarlama bürosu” gibi görmeye ve göstermeye çalışan çoğu televizyon yorumcusunun söylediklerinin “Siyasi magazin” olma dışında bir özelliği ve değeri yoktur.
Bunlara göre, AKP iyi pazarlama yapmıştır, seçmenin gönlünü fethetmiştir, CHP ise iyi pazarlama yapamamış, seçmene ulaşamamıştır.
CHP hangi eksende siyaset yapmıştır? CHP, sağcı mıdır, solcu mudur yoksa hem sağcı, hem solcu mudur? Bu taraftan bakınca sağcı, şu taraftan bakınca solcu... karşıdan bakınca sosyal demokrat söylemli yeni liberal, içine girince Atatürkçü, laik vs....
CHP kendisini yeni baştan tanımlamalıdır. Baykal döneminde başlayan “Sağa kayma” süreci bırakın CHP’ye oy kazandırmayı daha CHP’ye oy kaybettirmiştir. CHP tabanı “Sol, sosyal demokrat” kimliğini çok büyük oranda kaybetmiştir. Öyle ki, kendisini “MHP’ye yakın gören” CHP’li seçmen kitlesi, “Baraj altı” kalmasın diye MHP’ye oy verebilmiş, “Ergenekon davası” tutuklularını, milletvekili adayı olarak “Bağrına başabilmiş”tir. “Sosyal demokrat” içerikli CHP projelerinin, Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun büyük bir içtenlik ve inandırıcılıkla günlerce yinelemesine karşın kitlelerde karşılık bulamamasının en büyük nedeni Partideki bu kimlik bunalımı ve belirsizliğidir. Seçmen CHP’nin projelerinin doğruluğuna inanmış ancak, CHP’ye inanmamıştır. CHP aynı söylemle ve gerçek sosyal demokrat bir kimlik ve salt sosyal demokrat kimlikli milletvekili adaylarıyla seçmen karşısına çıksaydı oylarını yüzde 34’lerin üstüne çıkarması işten değildi. Hem Türkiye’nin, hem de CHP’nin hayrına olacak olan tavır buydu.
CHP -tam da bu noktada, bağımsızların nasıl başarıya ulaştığını iyi irdelemeli, onlardan ders almalıdır. Söylemde ve eylemde tutarlılık, kararlılık, inandırıcılık ve örgütlü çalışma. Bağımsızların sihirli formülü budur.
CHP, farklı dünya görüşlerine sahip milletvekilleriyle yeni dönemde ne kadar verimli çalışabilecek bilemiyoruz, bunu zamanla anlayacağız.
CHP’nin iki temel sorunu var şimdi çözmesi gereken;
Birincisi, siyasal çizgisini netleştirme sorunu. CHP, izlediği çizginin adını koymalıdır.
İkinicisi de örgütlenme. CHP, hangi siyasal çizgiyi benimseyecekse, o siyasal çizgiyi benimseyen kadroların il ve ilçe örgütlerinde yönetime gelmesi ve hızla halk arasında çalışmaya başlaması gerekir. CHP, merkez ve taşrada yeniden yapılanmalıdır.
Yoksa CHP’nin yenilgilerinin sonu gelmez.
Hasan Ataman
"Demokrat Çaycuma" Gazetesi