Nâzım Hikmet, ölümünün 48'inci yıldönümünde Moskova'daki mezarı başında anılıyor.
Haziranda ölmek zor...
Demek ki göçtü usta Kaldı yürek sızısı geride kalanlara...
Yıllar var ki ter içinde Taşıdım ben bu yükü Bıraktım acının alkışlarına…
3 HAZİRAN 63'ü…
Uy anam anam Haziranda ölmek zor

Şair Hasan Hüseyin Korkmazgil, “Haziran’da ölmek zor” adlı şiirinde, 3 Haziran 1963 tarihinde yaşama veda eden şair Nâzım Hikmet'e özlemini bu sözlerle anlatıyordu. Bugün, ülkesinden sürgün edilen, yıllarca boş yere hapis yatırılan, 50 yaşında askere alınmak istenen Nazım Hikmet’in 48'inci ölüm yıldönümü. İşte, bu yıl dönümünde Türkiye’nin büyük şairi Nazım Hikmet Ran'ı unutulmayan şiirleriyle ve saygıyla anıyoruz. Nâzım Hikmet, ölümünün 48'inci yıldönümünde Moskova'da Rus-Türk İşadamları Birliği (RTİB) girişiminde düzenlenen anma etkinlikleri ve Musa Eroğlu konseriyle anılacak. Anma etkinleri, aynı günün akşamı ünlü halk ozanı Musa Eroğlu'nun Nâzım Hikmet anısına Rusya'daki türkü severlere vereceği özel bir konserle son bulacak.
Zonguldak’ta ise Çağdaş Hasad "Nazım Hikmeti anmak ve anlamak" Anma gecesi 3 Haziran cuma saat 19.30’da Genel Maden İş. Sendikası Şemsi Denizer Salonu düzenlenecek.
Vasiyet
Yoldaşlar, nasip olmazsa görmek o günü,
ölürsem kurtuluştan önce yani,
alıp götürün
Anadolu'da bir köy mezarlığına gömün beni.
Hasan beyin vurdurduğu ırgat
Osman yatsın bir yanımda
ve çavdarın dibinde toprağa çocuklayıp
kırkı çıkmadan ölen şehit Ayşe öbür yanımda.
Traktörlerle türküler geçsin altbaşından mezarlığın,
seher aydınlığında taze insan, yanık benzin kokusu,
tarlalar orta malı, kanallarda su,
ne kuraklık, ne candarma korkusu.
Biz bu türküleri elbette işitecek değiliz,
toprağın altında yatar upuzun,
çürür kara dallar gibi ölüler,
toprağın altında sağır, kör, dilsiz.
Ama bu türküleri söylemişim ben
daha onlar düzülmeden,
duymuşum yanık benzin kokusunu
traktörlerin resmi bile çizilmeden.
Benim sessiz komşulara gelince,
şehit Ayşe'yle ırgat Osman
çektiler büyük hasreti sağlıklarında
belki de farkında bile olmadan.
Yoldaşlar, ölürsem o günden önce yani,
- öyle gibi de görünüyor -
Anadolu'da bir köy mezarlığına gömün beni
ve de uyarına gelirse,
tepemde bir de çınar olursa
taş maş da istemez hani